Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

221 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Spoilersiz incelemem yoktur :)
1943 senesinde bizim vilayetteki dutların iki hafta geç yetişmelerinin bazı insanlar için ne müthiş bir mesele olduğunu ben hiç unutmayacağım. Ben de hiç unutmayacağım... Kemal Tahir'i ve yüreğimin bam teline dokunan Dutlar Yetişmedi hikayesini... Bu sitenin güzelliği, bir Kemal Tahir okuma etkinliği vesile olmasaydı belki Kemal Tahir okumalarına verdiğim ara bir miktar daha uzayacaktı. Neyse ki hiç hesapta olmayan bir etkinliğe bodoslama daldım da ayrılık uzun sürmedi. Kitabın açık ara farkla en güzel hikayesi olan Dutlar Yetişmedi ile başlamak istedim söze. Kemal Tahir -ya da kitabı yayına hazırlayan zatı muhterem- de öyle düşünmüş olacak ki hem kitabın başlangıç öyküsü hem de kitap ismi olarak yer vermiş Dutlar Yetişmedi'ye. Buram buram Orta Anadolu tüten, gerçekliği ve duygusu yoğun bir öykü. Ön planda bir hapishane hikayesi olsa da arka planda 1940'lı yılların ülke gerçeklerini okuyoruz. Malatya Cezaevinde hapistir Sazlı Mustafa. *Bir vakitler çok cana kıymış meşhur bir eşkıya çetesine mensuptur. Sarı bıyıklı, ufak tefek; bir şeyden birisinden her zaman korkuyormuş gibi çekinerek adım atan sessiz bir adam. Esen rüzgardan hile sezen bu halinden başka hiçbir tarafı eşkıyaya benzemez. (Zaten mahpusa girdikten sonra eşkıyalar asla eşkıyaya benzemezler. Asıl eşkıya, zannederim, uzun silahla üç kol fişekten ibaret cansız bir şeydir.) * Dışarda Sazlı Mustafa'nın yolunu gözleyen üç nefes. Biri kız biri oğlan iki çocuğu ile bir de karısı. Karısı günde 12 saat fabrikada çalışır. *Fabrika öldürüyor fukaraları... Mahvediyor... kolay değil, 12 saat ayakta... Betonun üzeri. Rutubet. Rutubet olmazsa iplik koparmış... Adam kopuyor... Ne yapalım şimdi?.. İplik koparmış... Bu halleri görüyorum da karı diyorum, Allah'ına şükret... Karı diyorum, aman bez parçasını horlama... Her bir ilmeğinde bir fukaranın kanı var diyorum... Fabrikaya Allah düşmanımı düşürmesin... Namusu berbat ediyormuş, adamın ayaklarını berbat ediyormuş. Gürültü, kafayı kazana çeviriyormuş... Fabrika bir Allah'ın belası, ..., bela ama böyle bela da mı olurmuş... Canavar. (#154223854) Şartlar zaten zor görünürken bir anda bir şeyler olmaya başladı. Bir şeyler ters gitmeye, bir tuhaflıklar olmaya başladı. O günün şartlarını anlatan o satırları okurken geçmişe gideceğim yerde bugüne geldim. Aman Allahım bu kadar benzerlik olur mu dedim. Ne demek istediğimi şu satırları okuyunca siz de anlayacaksınız; *Bu aile ile tanıştığım zaman sonbahardı. O yaz etin kilosunu 40 kuruştan, ekmeğin kilosunu 12 kuruştan yemiştim, yavaş yavaş ortalığa bir hal oluyordu. Et birdenbire seksene çıktı, sonra da 120 kuruştan geri gelmek üzere ortadan kayboldu. Ekmek de aynı süratle vesikaya bağlandı. 150 gram çocuklara, 300 gram büyüklere... Simsiyah bir şey. Korkunç bir ekmek...* Bu durumda yaşlıların tek umudu dutların bir an önce yetişmesiydi. Neden mi? Dut gibi faydalı yemiş olmaz. Çoluk çocuk akşama kadar dut yer, ekmeği unutur. Aksiliğe bakın bu sene de dutlar bir türlü yetişemiyorlardı. Hava inadına serin gidiyor, ağaçlarda yapraktan başka bir şey görünmüyordu. (#154226332) Sonra ne oldu, ne oldu da bu kitap sende derin yaralar bıraktı derseniz cevabı kitabın adında gizli. Dutlar Yetişmedi. Ve bunun ne anlama geldiğini yalnızca hikayeyi okuyanlar anladı. Okumayanlara ise bir an önce okumalarını tavsiye ederim. Öyle derin öyle hazin bir hikaye. Kitabın devamında kimisi kısa kimisi uzun başka başka Kemal Tahir öyküleri bekliyor sizi. Öğrendiğim kadarıyla yazarın bugüne dek hiçbir yerde yayımlanmamış ya da taslak olarak kalmış yirmi yedi öyküsünden oluşuyor. Dutlar Yetişmedi öyküsü başta olmak üzere birkaç öyküsünün yaşamında yayınlanmamış olması gerçekten üzücü. Fakat bir yazar öldükten sonra ondan kalan ne var ne yoksa kitaplaştırıp yayınlanması da bir o kadar anlamsız. Misal bu kitaptaki bazı öyküler resmen yazarın hatırasına hakaret. Kemal Tahir yaşasa yırtıp atacaktı belki onları. Siz kalkıp yayınlamışsınız. Ayrıca bir kitaba 28 öykü fazla, gerçekten fazla. Yine de bana tesir edenleri yazacak olursam; HÜRRİYET NEDİR, Hürriyetin ne olabileceğine dair akıl yürütmeler sonunda hürriyetin kendisi için ne olduğunu anlatan bir adamın öyküsü, tatlı diyebileceğimiz bir öykü. Nazım'ın şiirlerini anımsattı bana. ACAYİP DÜŞMANLIK; bir adamın eski karısına yazdığı mektuptan oluşuyor. Kahramanımız karısı tarafından açılan boşanma davasını kendine yedirememiş olacak ki iğneli iğneli lafların başına canım, hayatım, sevgilim gibi sevgi sözcükleri ekleyerek yumuşatmaya çalışıyor. İsmi ile müsemma bir acayip düşmanlık bununki. Ama bana sorarsanız kadının boşanma davası açmasını, hatta peşinden yeniden evlenmesini kendisine yediremediği her halinden belli ve inanılmaz derecede itici. Ama sana bir haberim var kahramancım, senden sonra hiçbir şey zannettiğin gibi olmamış :) Sen aksini anlatmaya çalışsan da biz anladık neyin ne olduğunu ;) Bu öyküden sonra gelen 7500 LİRA isimli öyküyü okuduğunuzda ise kadının neden gittiğini anlıyorsunuz. Fazla detaya gerek yok. ÖKKEŞ isimli öykü biraz uzunca, Kemal Tahir'in hapishane anılarından yola çıkarak yazılmış bir öyküye benziyor. Bir ucu hapishaneye dokunuyor. Okuması az buçuk keyifli. Bu öykü de bir Orta Anadolu turu attırıp getiriyor sizi. MUHTAR öyküsü gerçekten müthiş. Tek derdin bu mu muhtar emmi diyebilirsiniz okurken, amma ve lakin adamın dert ettiği şeyler mühim şeyler. Muhtar deyip geçmeyiniz. BİR CİNAYET HİKAYESİ isimli öykü mesleğim itibariyle zaten alışık olduğum ve beni sıkan şeylerin anlatıldığı bir öykü. Ama derdi güzel. Bilhassa sonundaki mesajı. Okuyup görünüz efenim. Her şey de burda söylenmez, değil mi ama ;) DOĞRULUK sürpriz sonlu bir öykü. Aşırı doğrucu bir insanın başına gelen traji-komik olaylar diyebiliriz kısaca. Ama dediğim gibi, sürpriz sonlu. VAZİFE VERMEK kısacık ama Türkiye tarihine yönelik çok yerinde tespitler içeren bir öykü. Bir kesimin tadını kaçırabilir, benden söylemesi. Gerçekçi olmak gerekir. Devamında yer alan ÜNİVERSİTE isimli öykü de yine bir öncekine benzer nitelikte ama bu sefer uzunca bir öykü. Bu öyküde de Türkiye tarihinden birçok şey bulabilirsiniz. Tespitler yine yerinde. Kemal Tahir'in hem sol hem de sağ cenahtan neden aforoz edildiğini bu öyküleri okuduktan sonra daha iyi anlayacaksınız. Bu öyküde geçen bazı olaylar yıllarca bize papağan gibi ezberletilen, yalnızca kurum sınavlarını geçmek için öğrendiğimiz tarihi bilgilerin arka planında yatan gerçeklerdir belki, kim bilir. İHANET isimli iki tane öykü yer alıyor kitapta. İlkinin ne anlatmak istediğini anlamak pek mümkün değil. İkinci öykü daha anlaşılır, daha sağlam fakat tasvip etmediğim bir olayı anlatıyor. Ne yapağız o vakit, hayat bu, böyle öyküler de var elbet içinde diyeceğiz, okuyup geçeceğiz. Savunma dilekçesi yazan bir avukat değilseniz şayet ikinci öyküde yer alan olayları katiyen örnek almayınız. KESİLECEK BACAK; kısa, hazin, az sözle çok şey anlatan cinsten. Ama kitabın girişindeki öykü kadar derin izler bırakmadı bende. BOBSTİL OLMUŞUM, inanılmaz eğlenceli bulduğum bir öykü. Şekilcilik her devirde varmış hanımlar beyler, eskinin aşkları başkaydı edebiyatı da bir yere kadar. İŞ ARAYANLAR hafif yollu sinirlerimi zıplatan bir öykü oldu. Yanlış algılara sebep olma tehlikesi bir hayli yüksektir. Benden uyarması. Not: (*) ile başlayıp (*) ile bite kısımlar kitaptan birebir alınmış kısımlardır.
Dutlar Yetişmedi
Dutlar YetişmediKemal Tahir · lthaki Yayınları · 2010181 okunma
··
523 görüntüleme
Ebru Ince okurunun profil resmi
Emeğine sağlık Merve :) bu saatte işten gelmiş biri olarak ,özellikle şu fabrika "canavar" anlatısı, zaman farklı ama çalışana hep "canavar" hissi ile okudum incelemeni :) bir de tabii ki o dutlar yetişseydi acaba?sorusu ,sonunu değiştirmek istemi içimde kaldığı için hep tekrarladıģim. Gönlümüzden bir Kemal Tahir geçti diye anacağız zamanla ,iyi ki okuduk, iyi ki yazmış, yazdırmış 💛
•••MERVE••• okurunun profil resmi
Nerde çalışırsak çalışalım o fabrikanın dişlileri arasında öğütülme hissi hepimizde var sanırım. Nedense ben de dutlar yetişse bile Güley'in sonunun aynı olacağını düşünüyorum. Ve Kemal Tahir iyiki yazmış
Afşin okurunun profil resmi
Seni tekrar Kemal Tahir okurken görmek çok güzel. Sen de bu incelemende neredeyse rahmetli Kemal Tahir kadar emek vermişsin:)
•••MERVE••• okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Afşin bey, yazmadan edemedim, müthiş bir öyküydü
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.