Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

408 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
WOOL yani World Order Operation Fifty ( Yeni Dünya Operasyonu Elli) ''Diri diri gömüldüler, Ama ölmediler'' Sadece serinin son kitabı olan Toz hakkında değil serinin geneli hakkında birşeyler yazmaya çalışacağım. Seri 1000kitap kullanıcıları arasında pek de rağbet gören bir seri değil ne yazık ki. Okuma sayısı epey düşük. Öncelikle serinin içerdiği hikâyeye değinmekte fayda var diye düşünüyorum. Hikâye binlerce insanın yaşadığı, adına ''Silo'' denen devasa boyuttaki bir yer altı tesisinde geçiyor. Silo kendi içerisinde iş kollarına göre yerleştirilmiş belli bölümlerden oluşuyor. Her katın farklı bir görevi ve işlevi var. En alt katlarda yer alan mekanikten, orta katlardaki IT birimine, çiftliklere, maden yataklarından, en üst katta yer alan yönetime kadar farklı farklı birimler, bölümler mevcut. İnsanların dış dünya ile tek ağlantıları ( ki bu çok çok küçük bir alanı kapsıyor) en üst katta yer alan kafeteryanın duvarındaki adına ''duvar ekran'' dedikleri bir pencere. Bu pencereden eski dünyayı ve ondan arta kalan yıkıntıyı görmek mümkün. ( Tabii yüzelli küsür katı tırmanmayı göze alabilenler için) Siloda doğan her birey kısa bir temel eğitimin ardından kendisine bir meslek seçmek zorunda. Bu seçim ardından bir yetişkinin yanına gölge ( çırak) olarak veriliyor ve seçtiği meslek dalının yer aldığı katta yaşamaya başlıyor. Silo çok katı kurallarla yönetiliyor.(Yönetim seçilmiş bir başkan, asayişten sorumlu Şerif ve yardımcılarından oluşuyor) İnsanlar evlenmek istediklerinde izin almak zorundalar. Çocuk sahibi olmak için birilerinin ölmesini ve bu ölümler ardından yapılacak olan çekilişi beklemek zorundalar. Her ne kadar kömün tarzı bir yapı olsa da içeride bir ekonomi mevcut. Adına ''Jeton'' denen bir para birimleri var. Katlar arasındaki iletişim ''Taşıyıcılar'' tarafından sağlanıyor. Kimse ne zengin olacak kadar jeton kazanabiliyor ne de aç kalacak kadar işsiz. Ölüler tarlalara gömülüp yeni ekinler için gübre oluyorlar. Yani içeride yaşayan insanların hepsiniz bir görevi var. Ölülerin bile. Olmayan tek şey boş vakit. Kimsenin düşünmeye bile vakti yok. Eski dünya hakkında konuşmak, dışarıya çıkmayı düşünmek bile yasak. Olur da birisi bu tür düşünceleri dillendirme hatasına düşerse adına ''Temizlik'' denen cezaya çarptırılıyor. Temizlik özel bir kıyafet giydirilen mahkumun dış dünyaya çıkarılması ve Duvar Ekranı temizlemesi anlamına gelen bir ceza. Bu cezanın dönüşü yok çünkü dışarısı bir insanın özel kıyafetlerele bile birkaç dakikadan fazla yaşayamayacağı kadar kirli ve ölümcül. İşin ilginç yanı bu cazaya çarptırılan herkes duvar ekranı temizlemeyi reddetmesine rağmen ( Madem öleceğim banane sizin manzaranızdan) dışarıya çıkar çıkmaz yaptıkları ilk şey pencereyi temizlemek oluyor. İstisnasız defalarca yaşanıyor bu olay. İçerdeki hiç kimse buna bir anlam veremiyor fakat kimse bu konu hakkında konuşacak, merakını dillendirecek kadar cesur değil. Silo'da yaşayan insanlar Silo'nun Tanrılar tarafından yaratıldığına, insanlığın var oluşundan beri ayakta olduğuna inanıyorlar. Ne eski dünya, nede Silo'nun eski bireyleri hakkında bilgi sahibi değiller. Geçmiş hakkında tek bildikleri şey daha önce bir isyan yaşandığı. Fakat isyanın neden çıktığı, nasıl başladığı veya nasıl sona erdiği hakkında hiçbir bilgileri veya yazılı bir kaynakları yok. Tekrar böyle bir olayın yaşanmaması için herşeyin yok edildiğini zannediyorlar. Silo devasa bir yapı ve devasa yalanların üzerine kurulmuş. Okudukça bu yalanları karakterlerimiz ile birlikte öğreniyoruz. Peki neden insanlar bu devasa yapının içerisine hapsolmuş? Neden bunca yalan söylenmiş? Eski dünyaya ne olmuş? Neden tüm kayıtlar yok edilmiş? Bir sürü soru geliyor insanın aklına ister istemez. Spoiler vermemek ve hikâyenin tadını kaçırmamak için bunlara değinmeyeceğim. Sadece şunu belirteyim okudukça o kadar çok yalanla, entrikayla karşılaşacaksınız ki belkide çıldırma noktasına geleceksiniz. Tipik bir kıyamet sonrası dünya senaryosu gibi gözükse de benzerlerinden çok farklı bir hikâye var karşımızda. Serinin ikinci kitabı olan ''vardiya'' için yazdığım inceleme benzeri yazıda da belirttiğim gibi bol bol krostofobik betimlemeler barındıran, Krostofobi takıntınız olmasa da varmış gibi hissetmenize neden olan bir hikâye.. Beni bu krostofobik betimlemelerden daha çok etkileyen bir yanı var hikâyenin. Ben oldum olası benim adıma karar verilmesinden hoşlanmayan bir insan olmuşumdur. Bir çoğumuz hayatımızın farklı kısımlarında bu duyguyu yaşamışızdır. Sizin için en iyisini düşündüğünü zanneden insanların sizin adınıza kararlar alması ve aldıkları bu kararlara uymanız için baskı yapmaları. Ne kadar da kötü bir durum değil mi? WOOL serisi bir bakıma bu mantık üzerine kurulmuş. Birileri insanlık adına en iyisi olacağını düşündüğü bir karar almış ve bu kararlarını gerçekleştirirken başkalarını bu karara uymaya mahkum etmiş. Serinin ikinci kitabı olan Vardiya'da tanıştığımız karakter olan Donald bunun bariz ve acıklı hali olarak karşımıza çıkıyor. Donald birilerinin aldığı kararlar sonucunda işinden, çok sevdiği karısından, tüm hayatından oluyor. Hatta ve hatta isminden bile. Birilerinin kendisi için aldığı kararlarla hiç istemediği, aslında hiç kimsenin istemeyeceği bir sürü sorumluluğun altına giriyor. Serinin ilk kitabında siloyu tanırken, ikinci kitapta Silo'dan öncesini, Silo'nun nasıl ve neden yapıldığını, dünyaya ne olduğunu öğreniyoruz. Öğreniyoruz öğrenmesine ama ilk iki kitabı aklımızda bir sürü cevapsız soru ile bitiriyoruz. Serinin üçüncü kitabı olan ''Toz'' da ise bu soruların cevaplarını buluyoruz. Ben seriyi çok sevdim. Bu türün meraklılarına da okumalarını öneriyorum. Karşımızda basit bir hikâye yok. Olaylar birbirine ustaca bağlanmış, çok iyi kurgulanmış, karakterler düzgün bir şekilde anlatılmış. Karakterlerle ister istemez bağ kuruyorsunuz. Donald ile üzülüyor, Juls ile hırslanıyor, Solo ile korkuyorsunuz. Öyleki kötü karakterimiz Thurman'ı elinize geçse boğacak hale geliyorsunuz. Aslında hikâye henüz yaşanmamış bir zaman dilimini anlatsada bir bakıma bu günümüzü yansıtıyor bize. Gücü elinde bulunduranların bizder adına aldıkları kararlar, bize biçtikleri roller, mecburiyetlerimiz. Birilerinin daha iyi yaşaması için ezilen başkaları. Umursanmayan hayatlar. Söylenen yalanlar, gizlenen gerçekler. Kısacası günümüz dünyası. Ek bir bilgi: Serinin hakları Ridley Scott tarafından satın alındı ve yakında bir dizi olarak karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Her ne kadar kitaptaki ayrıntıları, heyecanı bulmayı beklemesemde sevdiğim bu hikâyeyi ekrandan seyretmek de hoş olacak gibi. Yukarda da belirttiğim gibi ne yazık ki 1000kitap kullanıcıları arasında pek bilinmeyen bir seri. ( Çoğu zaman hep aynı kitaplar okunuyor ve aynı paylaşımlar yapılıyor gibi hissediyorum ama neyse). kesinlikle tavsiye ediyorum ve okumanızı öneriyorum. ( Gerçi bu incelemeyi kaç kişi okuyacak o da bir muamma da).
Toz
TozHugh Howey · Monokl Yayınları · 2017221 okunma
·
485 görüntüleme
Avestaxan okurunun profil resmi
İncelemede serinin üç kitabından da bahsetmiş olmanız çok hoş, okumam için daha fazla merak uyandırdı. Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.