Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Gönderi
Öncelikle kitabın bendeki uyandırdığı hislerle başlayalım:
Durağan giden ilk kitabın ardından ve sabırla okunan 270 sayfadan sonra açıkçası beklentim biraz daha fazlaydı. Tabii ki bu seri King’in diğer korku gerilim türü kitaplarından farklı olarak fantastik-western tarzında kaleme aldığı bir kitap olduğu için beklentilerim diğer kitaplardaki gibi değil ama biraz daha sürpriz, şaşırtmaca felan bekliyordum galiba, beklentilerimi tam olarak karşılamadı. Ama kötü bir kitapmıydı tabii ki çok güzel bir kurgusu var, olaylar ilmek ilmek işleniyor, konular birbiriyle bağlantılı ve sonraki bölümlerlerde neler olabileceğini, kulenin neresi olduğunu, oraya varınca ne olacağını, orada Roland’ı neyin ya da nelerin beklediğini merak ediyorum.
İlk kitap biraz giriş bölümü gibiydi. Bu kitapta ise konuya artık giriş yapıldı. Olaylar gelişmeye başladı. Ve üçüncü kitapta tam olarak randımanını alacağını düşündüğüm için serinin üçüncü kitabını da en kısa zamanda okuyacağım.
Buradan sonraki kısım ise bu kitabın özetidir ve toplamda 4500 küsür sayfalık bu uzun serinin, uzun soluklu okuma maratonunda hem kendim için hem de sonraki bölümlere başlayan diğer okuyuculara hatırlatma babında olması için özetini çıkardım. Bu bölümü okumamış olanlar spoiler yememek için lütfen devam etmesinler.
Özet:
Silahşörümüz Roland’ın macerası tüm hızıyla devam etmektedir. Birinci kitapta siyahlı adam Walter’ı öldürdükten sonra gözlerini batı denizi kıyısında açan Roland uyandığında köpek büyüklüğündeki yengeçlerin saldırısına uğrayarak sağ elindeki parmakların yarısını ve ayak başparmağının bir kısmını yengeçlere kaptırır.
Güç bela oradan kurtulup ilerlerken bir kapı görür. Kapının üzerinde “TUTUKLU” yazmaktadır. Bu kapı 1987 yılının Amerikasında yaşayan Eddie Dean’ın dünyasına açılmaktadır. O kapıdan içeriye baktığında bir uçağın içi görünmektedir. Eddie uyuşturucu bağımlısı yirmili yaşlarında bir gençtir. Karayiplerde bir adadan Amerikaya yolculuk yapan bir uçağın içinde uyuşturucu taşımaktadır. Roland kapıdan içeri girer ve artık Eddie’nin kafasının içine girmiştir. Onun gördüklerini görür, onun hissettiklerini hisseder, onun hafızasındakileri okuyabilmektedir.
Roland Eddie’nin zihnine girince Eddienin ela olan gözleri maviye dönüşür, bunu gören hostes korkar ve Eddie’nin tavırlarından şüphelenir. Eddie elbisesinin içinde uyuşturucu taşımaktadır. Hostes bir tuhaflık olduğunu sezip kabin amirine durumu bildirir. Bunların kendilerinden şüphelendiklerini anlayan Roland, Eddie’yi uyarır ve uçak inince son anda tuvalete giren Eddie üzerindeki uyuşturucuları Roland’ın dünyasına gönderir ve son anda kapıyı kıran polis ve gümrük memurları Eddienin üzerinde bir şey bulamazlar ama Eddie de saatlerce sorguya çekilmekten kurtulamaz.
Sorgu bittikten sonra Eddie bu uyuşturucuları teslim edeceği Rico Balazar’ın adamlarıyla iletişime geçer ama adamlar artık Eddie’den şüphelenmektedirler. Adamlar Eddie’nin ağabeyi Henry’yi de rehin almışlardır. Balazar’ın mekanına geçilir. Eddie Henry’nin serbest bırakılmasını ister. Balazar onu serbest bırakacağını ama uyuşturucunun nerede olduğunu, üzerinde uyuşturucu olduğu halde o aramadan nasıl kurtulduğunu ve durumu nasıl açıklayacağını sorar Eddie’ye. Eddie ise uyuşturucuyu onlara teslim edeceğini, tuvaletin boşaltılıp kendisine zaman tanınmasını ister. Eddie’nin kaçacağından şüphelenen Balazar, Eddie’nin bir adamıyla birlikte tuvalete girmesine razı olur. Roland, Eddie ve Balazar’ın adamı tuvalete girerler, orada adamı öldürürler içerideki süre uzar. Bu arada Eddie’nin kardeşi Henry’ye aşırı doz uyuşturucu verdikleri için öldüğü haberini Balazar’a ileten adamın sesini işiten Eddie kendini kaybeder, Roland ile birlikte tuvaletten çıkarlar ve çatışma çıkar, orada uzun uğraşlar sonucu adamları haklayan ikili oradan ayrılarak yollarına devam ederler.
Uzun ve zorlu yolculuktan sonra ikinci kapıya gelirler. Kapının üzerinde “GÖLGELERİN KADINI” yazmaktadır. Roland bu kapıdan içeriye girer. Burası da 1964 yılında yaşayan siyahi bir kadın olan Odetta Holmesin dünyasıdır. Odetta Holmes çift kişilikli bir karakterdir. Zengin bir diş hekimi babanın kızıdır. Çocukluğunda yolda yürürken kafasına atılan bir tuğla ile travma yaşamıştır. Daha sonraki yıllarda da metro istasyonunda beklerken birisi onu itmiş ve metronun altında kalarak bacaklarından aşağısını kaybetmiştir. Tüm bu yaşadıkları onu çift kişilikli hale getirmiştir. Onun kötü tarafını oluşturan karakter ise Detta Walker’dır.
Detta Walker tam bir psikopattır. Bir mağazada hırsızlık yaparken Roland onun bulunduğu kapıdan geçerek onun dünyasına geçer ve onu kapıdan içeriye çeker. Dettayı bağlamak zorunda kalırlar. Üçü birlikte sahil boyunca yol almaya devam ederler ama Detta bu yolculuğu ikisine de zindan etmeyi başarır. Bir ara Detta’nın gidip Odetta’nın gelmesiyle ikili rahat bir nefes alır. Roland’ın parmaklarını koparan yengeçler onda enfeksiyona neden olur. Yolculuğa devam etmekte zorlanan Roland Eddie’ye bir silah vererek kapıya kadar Odetta’yı taşımasını, sonra onu oraya bırakıp gelip kendisini götürmesini ister. Dönerken silahı kesinlikle Odetta’ya vermemesini tembihler. Fakat Odetta ile duygusal yakınlaşma yaşayan Eddie onun bu sözlerine kulak asmaz. Kapıyı buluncaya kadar Odetta ile yolculuk yaparlar. Kapıyı bulunca Odettayı oraya bırakır, silahı ona verir, ve vadalaşırlar. Geri döner ve Roland’ın sitemlerine kulak asmadan onu alarak kapıya taşır. Fakat oraya vardıklarında Odetta ortalıkta yoktur. Odetta, Detta Walker’a dönüşmüştür ve saklanmaktadır. Roland kapıdan içeri girer, Eddie ise onu beklerken uyuklayınca Detta sürünerek onu yakalar ve bağlayıp sahile, yengeçlerin insafına bırakır. Akşama kadar Roland gelip onu kurtaramazsa Eddie canlı canlı yem olacaktır.
Üçüncü kapıda ise “SATICI” yazmaktadır. Kapıdan içeri giren Roland, 1977 yılında yaşayan Jack Mort’un zihnine girer. Bir süre sessizce onu izler. Jack Mort Odetta’nın çocukluğunda onun kafasına tuğla atan, onu metronun altına iten itici psikopattır. Detta Walker’dan daha psikopat olan bu adamın zihnini bir süre inceleyen Roland, onun tam bir psikopat olduğunu, bu gibi psikopatça işleri büyük bir gizlilik içinde yaptığını görür. Bu adam aynı zamanda 1. kitapta bahsettiğimiz Roland’ın yol arkadaşlığını yapan Jake adındaki çocuğu arabanın altına itip öldüren adamın da ta kendisidir. Jake bu dünyada öldükten sonra Roland’ın dünyasında yeniden doğmuş, orada Roland ile yolculuk yapmış, ve Roland da onun ölümüne sebep olmuştu.
Roland bir sebeple Jack Mort bilincini kaybedince kontrolü ele geçirir, bir silah dükkanına mermi alabilmek için girer fakat ruhsatı olmadığı için adam ona mermileri veremeyeceğini söyler. Bunun üzerine Roland ona bir oyun oynamaya karar verir, cüzdanı tezgahın altına habersizce atar ve adamı dışarıda polis arabasında oturan polislere şikayet eder. Polisler içeride olayı incelerken, polisleri ve tezgahtar adamı katakulliye getirir, polisleri kafalarını birbirine tokuşturarak bayıltır, tezgahtarı kelepçeler, mermileri alır ve paralarını ödeyerek tezgahtardan bir eczane dükkanının tarifini alarak enfeksiyonunu tedavi edeceği ilaçları almak için eczaneye doğru yola çıkar.
Bir süre sonra uyanan ve silahlarının alınmış olduğunu gören polisler sinirle onu takip ederler ve eczanede ona baskın yaparlar. Çatışma çıkar, Roland onları haklayarak polis arabasını da alarak kaçar, tüm bu hengamede kendisine gelen Jack Morton’dan tehditle kendisini Odetta Holmes adındaki kadını ittiği metro istasyonuna götürmesini ister.
O metro istasyonuna giderler, orada Jack Morton’u gelen trenin altına iten Roland, tam tren gelirken onun vücudundan çıkar ve ölümden kurtulur. Morton’un vücudu ise ikiye bölünerek orada ölür. Böylece Siyahlı adam Walter’ın kehaneti olan “Ölüm, ama senin için değil Silahşör” sözü de gerçekleşmiş oldu.
Tüm bunları kapının dışından izleyen Detta diğer kişiliği ile karşı karşıya gelir. Sanki aynadaymış gibi. Kişilik bölünmesinin farkına varır, kişilikleri birleşir artık Susannah isminde bir karaktere dönüşür.
Kapıdan çıkan Roland tam bu sırada sahilde kesilecek danalar gibi yatan Eddie’nin başına yengeçlerin üşüşmekte olduğunu görür. Susannah ile birlikte onu kurtarırlar ve bu bölüm de burada bitmiş olur.
·
344 görüntüleme
Yıllar önce bitirmiştim seriyi. Şimdi özet olarak okuyunca duygulandım :)
3. kitap en heyecanlı olanı; çok seveceğinizden eminim. Teşekkürler inceleme için.
Geriye dönüp bakılınca faydalı olabileceğini düşündüğüm için üzerinden fazla zaman geçmeden kendimce özetini çıkarmak istedim. Olumlu dönüşünüz için teşekkür ederim. Bu kitap bitince başka yazarlardan devam etmeyi düşünüyordum çünkü son birkaç haftadır içim dışım King oldu. Ama siz üçüncü kitap serinin en heyacanlısı deyince bir ara tereddüte düştüm. En kısa zamanda onu da okuyacağım, yorumunuz için teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.