Bir kalp türü daha vardır ki, o da mü'minin kalbi. Allah’ın âyetleriyle itminan bulan, yatışan kalp. Allah’ın iki tür âyeti vardır. Birisi metlûv âyetler, yâni kulağa hitap eden işitsel dediğimiz şu elimdeki okunan Kur’an âyetleri. Ötekisi de görsel dediğimiz göze hitap eden meşhûd âyetler. Güneş gibi, ay, yıldızlar, bulutlar, insanlar, bitkiler, hayvanlar gibi kâinatta Allah’ın yerleştirdiği müşahede edilen göze yönelik âyetlerdir. Mü'minin kalbi, Allah’ın bu iki tür âyetlerinden de etkilenen kalptir.
"Dikkat edin kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur, doyuma ulaşır, sükûnete erer."
(Ra’d: 28)
Âyeti bunu anlatır. Âyet-i kerîmede anlatılan zikir, Kur’andır. Yâni kalpler ancak Kur’an’la mutmain olur. Ancak Kur’an’la itminan bulur, ancak onunla yatışır ve sükûnete kavuşur. Çünkü kalp, Allah’ın âyetlerini duydukça, tanıdıkça şüphe ve tereddütlerden kurtulup doyuma ve itminana ulaşacaktır.
"Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Karşılarında Allah’ın âyetleri okunduğu zaman da imanlarını artırır Ve yalnız Rablerine tevekkül ederler."
(Enfal: 2)
Demek ki Allah’ın âyetleri okundukça, âyetlerle karşı karşıya geldikçe mü'minlerin kalpleri coşar, taşar, sanki kabına sığmaz hale gelir. İşte bu da mü'minin kalbidir. Bu iki âyetin bize anlattığına göre kalplerin itminana kavuşmasının birinci yolu, elimizdeki şu Kur’an âyetleridir. Kalbin sükûnete ve doyuma ulaşmasının ikinci yolu da Bakara :260 âyetinin anlattığına göre meşhûd âyetlerdir. Hani İbrahim Aleyhisselâm: “Ya Rabbi ölüleri ölümünden sonra nasıl dirilttiğini gör-mek istiyorum!” demişti de Allah: “İnanmıyor musun ey İbrahim?” bu-yurunca: “İnanıyorum ya Rabbi! Ancak:
"Kalbim tatmin olsun için"
(Bakara 260)
İstiyorum bunu!” Demişti. İşte kalplerin itminana kavuşmasının ikinci yolu da Allah’ın yeryüzündeki müşahede edilen, görülen âyetlerini bizzat görmektir. Müminin kalbi de böyledir.