“Dünyanın ahlak dışı olduğunu iddia ettiği kitaplar, dünyaya kendi kepazeliğini gösteren kitaplardır” belki de eseri en iyi anlatan cümle, içerisinde barındırdığı bu cümle olabilir.
Dorian Gray yakışıklı, genç ve güzelliğiyle kadın&erkek herkesi kendine hayran bıraktıran bir adam. Arkadaşı Basil Hallward, Dorian’ın büyüleyici güzelliğinin en büyük esirlerinden bir ressam. Lord Henry ise Basil’in arkadaşı, hayat görüşüyle, fikirleriyle, alışılmışın dışında tavsiyeleriyle Dorian’ı derinden etkileyip, hayatını şekillendirmesine kapı açmış biri. Bir gün Basil, Dorian’ın öyle bir portresini yapıyor ki Dorian bile portredeki güzelliğini kıskanıyor. Yüzü düşüyor, hüzünleniyor. Hikayeyi başlatan o duası dilinden dökülüyor "Keşke ben değil de o yaşlansa! Değişen şu resim olsa da ben olduğum gibi kalabilsem!"
İnsan ruhundaki karanlık noktaları ortaya çıkarıp, benliğimizde dahi yüzleşmekten kaçtığımız, savaştığımız tutkularımızı önümüze sunuyor kitap..
Oscar Wilde bir mektubunda karakterlerin kendisini yansıttığını belirtmiş ve şöyle demiş; "Basil Hallward, kendi hakkımda düşündüklerim. Lord Henry, dünyanın hakkımda düşündükleri. Dorian, belki başka yaşlarda, çağda olmak istediğimdir."