Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

928 syf.
9/10 puan verdi
·
122 günde okudu
Müslüman Filozof Taha Abdurrahman'ın Dinin Ruhu Kitabına Dâir
Seksen küsür yaşına yaklaşan, İslami ilimlere vukufiyetinin yanında Batı’nın tarihine, felsefi arka planına hâkim olan Taha Abdurrahman yaşayan en büyük Müslüman filozoftur bana kalırsa. Geçtiğimiz sene “Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında” isimli eserini okumuş ve çok beğenmiş; bu kadar önemli bir düşünürün kitaplarının tercümesinin neden bu kadar sene sonra ancak yapılabildiğini kendi kendime sormuş idim. Sonra dinlediğim bir sohbetinde Nakip Attas’ın dünya üzerindeki elân yaşayan en büyük Müslüman düşünür olduğunu dile getiren Yusuf Kaplan hocanın Taha Abdurrahman hakkında neler düşündüğünü öğrenmek için kendisini aramış ve Taha Abdurrahman’ın ehli sünnet hassasiyeti dolayısıyla bilerek çevrilmediği, Cabiri’lerin tercümelerinin bu kadar yaygın olduğu vasatta kasten görmezden gelindiğini mealen söylemişti. Sonraları Dursun Çiçek abiden de İhsan Fazlıoğlu hocanın ta doksanlarda Câbiri gibi ırkçı isimler yerine bu ismin okunmasını gerektiğini kendilerine tavsiye ettiğini işitmiştim. Taha Abdurrahman’ın çevrilmesi için Pınar yayınlarına tavsiye veren kişi de bu arada Mehmet Görmez hocadır. Attas'ın Mahmut Erol hocanın tercüme ettiği “İslam, Sekülerizm ve Geleceğin Felsefesi” isimli eserini okumuş pek beğenmiştim. Ne var ki Taha Abdurrahman’ın (tercümeleri üzerinden konuşuyorum) sistemi bence daha şümullü ve Attas’tan sanki bir adım önde bence. Kitaba gelince hem muhteva hem de hacim olarak ağır bir eser. Taha Abdurrahman sıkı bir mantıkçı olduğu için eser boyunca çeşitli önermeler ve bu önermelere cevaplar, muhtemel itirazları çürütecek sadette uzun mütalaalarda bulunuyor. Kitap insanın çift yönlü ontolojik bir varlık olduğu kaziyyesi ile başlıyor ve seküler paradigmanın insanı tek yöne yani dünyaya hapsettiği, seküler siyaset anlayışının ise tagyib olgusu (fiziki âleme metafizik değer atfı) ile insan eliyle var olan kanunları metafizikleştirerek yani kutsallaştırarak yöneticilerin tanrılaştığını, insanı bedenen de ruhen de despot bir tavırla parçaladığını savunuyor. Buna karşılık Müslümanın ise teşhid olgusu ile metafizik kanunları (bunlar vahiy yoluyla bize ulaşan ve Allah Rasulünün sünnetinde mündemiç, İslam tarihinin şehadet ettiği şeriat oluyor) dünyada yürürlüğe koymasının gerekliliği ve insan fıtratına münasipliğini dile getiriyor. Taha Abdurrahman aynı zamanda bir mutasavvıf olması dolayısıyla İbn Arabi hazretlerinin vahdet-i vücud düşüncesinden hayli yararlanıyor. Bölümlere kısaca bakacak olursak: İlk bölümde insanın tek bir âlemde değil iki âlemde var olması; daha iyi dünyalar peşinde koşma güdüsü gibi birkaç delil üzerinden ele alınıyor. İkinci bölüm Müslümanların gerçekleştirmesi gereken teşhid olgusunun yani dini pratik ve metafizik değerlerin fiziki dünyaya aktarılması pratiğinin şümullendirilmesi üzerine iken üçüncü bölüm ise bugün dünyamızda hâkim olan fiziki âlemi metafizikleştirme; yani seküler olanın nihai olarak kutsalmışçasına dayatılması, tagyib olgusunun irdelenmesi üzerine. Dördüncü bölümde sekülerizm paradigmasının insani ontolojiyi insanın yasa koyuculuğu üzerinden daraltması işleniyor. Beşinci bölüm sekülarizm paradigmasının sona ermesi için gereken tavır; arınmacı pratik yani ahlakın içselleştirilerek tezkiye ile egemenliğin (sekülerizmin egemenliğinin) sona ermesine dair. Altıncı bölümde Mevdudi ve Seyyit Kutup gibilerin dini hakimiyetçilik paradigmasının insanın zahirine yaptıkları atfa rağmen batınını ıskalamaları dolayısıyla eksikliği, eleştirisi üzerine. Yedinci bölüm de altıncı bölümün başka veçhelerden ele alınarak Siyasal İslamcıların eleştirilmesine dair. Sekizinci bölüm Şiilerin siyaseti anlamada velayet-i fakih düşüncesine başvurmasının neden yanlış ve eksik olduğuna dair ciddi ve ağır eleştirilere ayrılmış. Dokuzuncu bölüm ise Taha Abdurrahman’ın eser boyunca savunduğu İlahi Sözleşme paradigması üzerine. Abdurrahman’ın metninde elest bezminde verilen ahd-ü misake sık sık atıfların bulunduğu ve düşüncesini bu olay ve emanet mefhumu üzerine kurduğunu görmekteyiz. Sonuç bölümü ise İlahi sözleşmeye dayalı emanet paradigmasının ütopya, hayal olduğunu iddia edenlerin muhtemel itirazlarına cevap sadedindedir. Kitabın sonunda fazlasıyla faydalı Taha Abdurrahman kavramlarının sözlüğü, her bölümün de kendi sonunda kısaca özeti bulunmaktadır. Müslümanların eşyaya Müslümanca bakmasında teorik olarak ilmek ilmek örülmüş bu düşünce sisteminin anlaşılması ve yeniden millet-i hâkime konumuna gelmede faydalanılması ümidiyle…
Dinin Ruhu
Dinin RuhuTaha Abdurrahman · Pınar Yayınları · 202117 okunma
··
1.012 görüntüleme
Fâtih okurunun profil resmi
Bu esere böyle inceleme yazılmaz ama incelemesi hiç yoktu. Şimdilik bununla idare edelim. Gerçi bu kitap üzerinde iki ciltlik kitap bile yazılır.
Tubarsln okurunun profil resmi
Teşekkürler inceleme için .
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.