Bir sabah odasında uyandığında karşısında polisleri bulan ve onlardan hakkında bir dava açılmış olduğunu öğrenen, ancak ne ile suçlandığını bir türlü öğrenemeyen banka memuru Josef K.'nın gerçek dışı ve absürd durumunun anlatıldığı kitap, toplum içinde bireyin var oluş sancılarını, adalet/polis teşkilatının içinde boğan saçmalıklarını ve paranoyak kâbuslarını akıcı bir dille anlatmaktadır.
Bir yandan insanın gizli kalmış korkuları, diğer yandan da bürokrasinin çıldırtan yapısı gözler önüne serilmektedir.
Romanı okuduktan sonra aslında bir hukukçu olarak adalet arayan bireylerin 21. yüzyılda da aynı sancıları çektiklerini farkettim.
Yazarın dediği gibi aynı soruyu sormak istiyorum: "Bir şeyleri düzeltmeyi başarabileceğinize inanıyor musunuz?"