"Belki de insanın değişmesi için kendini bir nehre atmasına gerek yoktur, belki aşk dediğimiz şey uçsuz bucaksız bir nehirler, olamaz mı?"
Hikayelerden oluşan kitapları okumayı gerçekten çok seviyorum.
Her hikayede ayrı bir kapı çıkıyor karşımıza. İşte bu kitapta bu kapılardan içeriye süzülüyorsunuz.
Hayatın içinden, bizlerden oluşan hikayaleri okuyorsunuz.
Bu hikayelerde bazen bir katilin gözünden bakıyorsunuz hayata, bazen bir çocuğun çektiği acılara tanıklık ediyorsunuz, bazen de rüyaların gerçeğe dönüşmesine şahit oluyorsunuz. Ayrıca hikayelerde okuduğunuz karakterlerin iç seslerini dinleyip, o karakterin psikolojik analizini de yapıyorsunuz.
Görünüşte hikayeler yarım kalmış olsa da aklınızda soru işareti kalmıyor. "Eeee sonra ne olacak?" demiyorsunuz. Her bir hikaye kendi içinde başlayıp, bitiyor. Bize, final kısmını gözümüzde canlandırmak kalıyor.
Hikayelerin hepsini ayrı bir keyifle okudum. Çok sevdiğim hikayeler 'Misafirperver' , 'Aşk ve Virüs ve Klasikler' olurken en çok sevdiğim ve etkilendiğim hikaye Elira ile Radovan'in büyük aşklarının anlatıldığı 'Unutma Nehri' oldu.
Acı, hüzün, mutluluk bütün duyguları iliklerime kadar hissettim.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, çoğu hikaye romana dönüşebilir nitelikteydi.
Yazarımız @martiuctu Özlem Hanım'ın kalemine, yüreğine sağlık.
Kalemi daim, okuru bol olsun.
Esma moderatörlüğünde okuduğumuz bu harika kitabı herkese gönülden tavsiye ederim.
Keyifli okumalar.