Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çağdaş siyasetçiler eski davaları iyi incelemelidirler. Bir sanı­ğın. yeter ki hedefi kafasında berrak olsun, nasıl zor bir zafere yürü­yebileceğini öğrenebilirler. Örneğin İsa: Azap'sız ve Çarmıh'sız, bu­gün ne şanı aynı olurdu, ne ölümsüzlüğü. "Hasat beyazı" bir dünyada. ölümüne din adamlarının karar ver­diğini biliyordu. Kaçmak için hiçbir şey yapmadı. Davası, başından itibaren, bizzat tasarladığı, biçimlendirdiği bir çiledir. Diriliş'e dek, her evresi, trajedi sahnesi gibi, ölümcül sonu amansızca hazırlar.1 Görevi, çatışmayı kışkırtırken çatışmaya maruz kalmış görünmek, insani zaaflar sergilerken Tanrı metanetine sahip olmaktı. Tatlı bir sesle küfürlerini savurur ve akıllarda sadece uşakların indirdiği to­katlar, başına askerlerin oturttuğu dikenli taç kalır. Savcının onu kurtarmak için harcadığı beyhude çaba unutulur gider. Ve baştan aşağıya zamanın yargılama yöntemlerine uygun, "diğerleri gibi" olan davası, skandal niteliğine bürünerek yüzyılları kucaklar. Gol­gotha'ya tırmanırken üç kez düştüğü kısa yolda kararlı bir filozof gibi değil, herkesin terk ettiği sürgün gibi. ıstıraplar içinde yürür öyle olması gerekiyordu. Çektiği. kölelerin azabıdır. Yanındaki uyum haydutları dahi ona, o kopuş suçlusuna çalarlar. İncil'in yazılması için böylesi gerekliydi. "Ve ben bir yer kurduyum ve insan değil, in­ sanların yüz karası ve halkın çöpüyüm." Ne kadar etkileyici, ne kadar sade ve güzel! Birde Ben Barka davasını düşünün. Kübalı ajitatörlerin, yerli subayların, üç taraflı ajanların, üçkağıtçı sahtekarların bir ağızdan bağrıştığı ve hepsinin ayrı telden çaldığı davayı. İsa'yı hiç, ilerici bir Romalı avukatın sa­vunduğunu düşünebilir misiniz? Ya da bölgenin münevver bir savcının yaşamına övgüler düzdüğünü . Kimi ölüler Tayşan dağından ağrıdır,kimileri tüyden hafif." diyordu Sema Tsien.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.