Yine bir kitabı yarılamışken sıcağı sıcağına aklımdakileri buraya not düşmek istedim...Bitince de en sona ekleme yapacağım her zamanki gibi. Öncelikle yazarın kalemini gerçekten sevdiğimi bu ikinci kitapta daha iyi anladım. Konusu benim açımdan serinin ilk kitabı (sonbahar kokusu) kadar ilgi çekici olmasa da, yazar gene beni kitaba ilgiyle bağlamayı başardı. Kitaba bağlanmam yaklaşık 100 sayfadan sonra gerçekleşti. Okurken her bir karakterin içsel sorgulamalarının ne kadar gerçekçi ve isabetli olduğunu farkettim. Yazarın karakterleri gerçekten kendini tanıyan, bilen karakterler. İyisi de kötüsü de neredeyse karikatürize denebilecek kadar uç karakterler değil, hepsinde gri alanlar var ve bu benim hoşuma gidiyor. Onların yolculuğuna onlarla empati yakalayarak eşlik edebiliyorum okurken. Bu kitapta baş karakterimiz şanssız bir çocukluk geçirmiş olan kırılgan yapıdaki Cheyenne hanımceğiz. 31 yıllık ömrünü olumsuz şartların etkisiyle hep bir şeylerin şüphesiyle geçirmiş, kendinden de sürekli şüphe etmesi ve her hareketini sorgulaması ve kendini her zaman kontrol altında tutmaya çalışması da bu yüzden. Cheyenne’in yapması gereken bir seçim var. Ben de bekliyorum bakalım nasıl bir yol izleyecek. Bana kalırsa benden daha aklı başında adımlar atıyor, her hareketinin sonucunu mümkün mertebe önceden hesaplıyor ve orta yoldan gitmeyi, diplomatik olmayı başarıyor. Bu yönüyle neredeyse rol model edineceğim. Bu yüzden yapacağı nihai seçime güveniyorum. Benim aklımdaki gibi mi olacak bakalım göreceğiz. Önceki kitapla benzer yanları da var. Gene bir iyi-kötü çatışması ve önlemez tutkular vs. var. Kurguda entrika sevdiğim için tekrar eden durumlar beni rahatsız etmedi. Gene bol miktarda yetişkin içerikli kısımlar olduğundan yalnızca yetişkin okuyuculara öneririm. Brenda Novak’ın kitaplarının merkezinde romantik ilişkiler olduğu için sanırım her kitap böyle devam edecek, o yüzden diğer kitaplara bu notu tekrar tekrar düşmeyeceğim. Okudum bitti editi: kitabın diğer yarısını da devirdikten sonra üstteki yoruma ekleyebileceğim pek farklı bir şey yok. Aynı zevkle okumayı sürdürdüm. Cheyenne’in yaptığı seçim tahminim doğrultusunda oldu ve kafamda evirip çevirdikten sonra, bence doğru olan da buydu. Sonlara doğru yazar bir önceki kitapta da olduğu gibi yine içsel sorgulamaları minimuma düşürüp aksiyonu daha üst düzeye çekti. Yine adeta zengin kalkışı gibi hızlı bitiş hissi yaşattı ama şikayetçi miyim? Değilim, kitaba nokta koymanın vakti gelmişti. Bitişte herhangi bir açık nokta kalmaması memnun edici oldu. Yazarın Whiskey Creek serisinin 6. kitabı olan Umut Mevsimi’nde kız kardeş Presley’nin hikayesine yer verilmiş. Onun hikayesi 2 sene sonrasında geçtiği için serinin sırasını bozmamaya karar verdim. Cheyenne’in hikayesi ne kadar külkedisi kıvamındaysa, Presley’nin hikayesinin bir o kadar polisiye/gerilim kıvamında olacağını düşünüyorum. Bir de şu ana kadarki iki kitapta bazı karakterler o kadar silik ki, serinin devamında onların öykülerini okuma motivasyonu yakalayabilecek miyim merak ediyorum; örn. Riley, Kyle... Bir önceki kitap olan Sonbahar Kokusu ile kıyaslayacak olursak, Sonbahar Kokusu’nun yarattığı hisler ışıltılı, skandalsı ve canlıyken, bu kitap dramatik ve kasvetliydi. Her ikisini de sonuna kadar severek okumamı yazarın farklı türlerdeki başarısına bağlıyorum; ki zaten kendisinin aynı zamanda Türkçeye çevrilmemiş gerilim kitapları olduğunu gördüm. Seriye devam diyerek incelemeyi sonlandırıyorum:) Herkese keyifli okumalar.

Karlar DüşerkenBrenda Novak · Martı Yayınları · 2016202 okunma

·

438 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.