Bazı kitaplar vardır, onları anlatmaya sözler, kelimeler yetmez. İşte öyle kitaplardan birisi. Her türlü övgüyü fazlasıyla hak eden muhteşem bir kitap. Bir eleştiri, bir başkaldırış, bir sosyal yakarış, bir tarih, bir insan psikolojisi, bir siyasi kitap. Belki de bunların hepsi. Bir dönem romanı. Romanında ötesinde bir şey. Bir edebiyat şaheseri.
Hintli yazar Arundathı Roy'un okuduğum ilk kitabı. Müthiş bir anlatım. Adeta şiir gibi. Müthiş bir bilgi hazinesi. Sanki dinsel, sosyal, siyasi, psikoloji ve tarih kitapları gibi. Muhteşem bir kurgu. Geri dönüşlerle, ileri gidişlerle , anlık değişimlerle yapılmış, ustaca işlenmiş ve kurgulanmış dramatik bir hikaye. Ve dönemin sosyal, siyasi yapısı içindeki insan, toplum ve çevre manzaraları.
Yazar bizi 1960'lı yılların sonuna, Hindistan'ın güney eyaletlerinden Kerala'ya götürüyor. Oradaki yaşamı bir aile ve çevresi üzerinden kurgulayarak bize anlatıyor. Sınıf farklılıkları, kadın hakları, etnik ve dinsel farklılıklar, ekonomik sorunlar ve siyasi yapılanma ile ilgili bir çok konuyu ele alıyor. Dokunulmazların ve dokunulabilirlerin dünyasını bize gösteriyor. Mahkemede bile söz hakları olmayan , kendilerine miras hakkı bile verilmemiş kadınların dünyasını anlatıyor. Sokakta rastladığı dramlarla yüklenmiş herhangi bir insanı bile anlatıyor.
Kitap, yazım şeklinden dolayı okurken çok fazla dikkat istiyor. Bu durum da okumayı yavaşlatıyor. Ama yukarıda da yazdığım gibi bu kitabı sadece bir roman olarak ele almak çok yanlış olur. Düz bir romanı konuya biraz vakıf olunca okumak çok kolay bir hal alır. Hatta müzik dinlerken bile okursunuz. Ama bu kitap öyle değil. Geçişler ve geri dönüşler çok fazla mevcut. Paragraf aralarını bırakın cümlelerde bile geçişler var. Hem de çok fazla. Kaçırdığınız her cümle, hatta her kelime bir bilgiden, bir mesajdan kaybınız demektir. Ve bunun mutlaka romanın ilerleyen bölümlerinde eksikliğini hissedeceksiniz. Aralarda o kadar çok mesajlar veriliyor ki bunlar adeta kitabın özünü oluşturuyor.
Kitabın olay örgüsüne gelince, konu bir ailenin başına gelen dram. Kendi yaşantılarından veya kendi hatalarından değil. Yukarıda bahsettiğim dini, siyasi, sosyal ve etnik yapının sebep olduğu bir dram. Ama ne dram. Gerçekten kitabı bitirdiğinizde insanda hala titremeler yaratan bir dram. Ve bu dramı en iyi bir şekilde anlatan ve adeta insanın yüreğini dağlayan müthiş cümleler. Sanki dramatik bir şiir gibi.
Son cümle olarak, çok büyük beğeniyle okuduğum bu kitabın herkes tarafından mutlaka okunmasını tavsiye ederim.
instagram.com/p/CaMa5sxteRQ