Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kuran'da Her Şey Var mı veya Enam 38. Ayet Ne Anlama Gelir?
Başta Hz. Peygamber'in sözlü ve fiilî sünneti olmak üzere sahabe ve tâbiûndan menkul bilgi, görüş ve değerlendirmeleri, kısaca tarihsel tecrübeyi ve zengin ilmî geleneği yok hükmünde sayarak dinî ahkâmı tek kaynağa irca eden Kur'ancılık söyleminin tutarlılığı/tutarsızlığı meselesine, bu söylemin tarihteki tüm temsilcilerinin istidlalde bulunduğu birkaç ayette ne kastedildiğini tavzihle başlamak yerinde olacaktır. Bu bağlamda öncelikle, “Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (En'âm 6/38) mealindeki ayetin gerçekte ne söylediğini izah etmek gerekir. Çünkü bu ayet gerek Kur'ancılar, gerek bilimselci tefsirciler, gerek sûfiler ya da aradıkları her şeyi Kur'an'da bulduklarına ve bulacaklarına inanan tüm çevreler tarafından en güçlü delil olarak sunulmaktadır. Klasik dönem tefsir kitaplarına bakıldığında ayetteki el-kitâb kelimesinin hemen bütün müfessirlerce, Ümmü’l-kitâb, Levh-i mahfuz ya da ilm-i ilahî olarak açıklandığı görülür." Gerek bu izah, gerekse siyak-sibak bütünlüğü ayetin, "insanlar ve diğer bütün canlı varlıkların ecelleri, rızıkları ve amelleriyle ilgili tüm bilgiler, eksiksiz olarak Allah katında kayıtlıdır" şeklinde bir anlam taşıdığını gösterir. Buna mukabil Fahreddîn er-Râzî el-kitâb kelimesine “Kur'an" manası vermeyi tercih etmiştir. Râzi'nin bu tercihi, usûl ve fürûda sıkı bir Şafiî taraftarı olmasıyla ilgilidir. İmam Şâfiî'nin, “Ümmetin [re'y, kıyas, içtihad, istinbat meyanında] söylediklerinin tamamı Sünnet'in şerhi; Sünnet'in tamamı da Kur'an'ın şerhidir." sözü dikkate alındığında Râzî'nin “Kur'an'da yok yoktur.” gibi bir inanca sahip olması gayet tabiidir. et-Tefsîru’l-Kebîr isimli tefsirinin, tefsirden ziyade ilimler ansiklopedisi mahiyetinde olması da bu inancın bir göstergesi ve semeresidir. Tekrar asıl konuya dönersek, söz konusu ayette Allah'ın sınırsız ilim ve kudretinden söz edilmekte, el-kitâb kelimesi ise çeşitli ayetlerde Ümmü'l-kitâb, Levh-i mahfüz, İmâm-ı mübîn gibi farklı terkiplerle ifade edilen ilahî ilme karşılık gelir. Dolayısıyla el-kitab'ın ilgili ayette "Kur'an"a delaleti, İbn Âşûr'un (ö. 1973) da belirttiği gibi son derece zayıf bir ihtimaldir. Bu ihtimal doğru kabul edildiğinde, sınırlı sayıda ayetten oluşan Kur'an metninde umûr-i dîniyye ve dünyeviyyenin tek tek tadat edildiğini, dolayısıyla ahkam yönünden hiçbir şeyin eksik bırakılmadığını söylemek gerekir ki kimi Kur'ancılar da aynen pöyle söylemektedir. “Hiçbir şeyi eksik bırakmadık” demek, “Her şeyden söz ettik” demektir. Nitekim Nahl 16/89. ayette de, “[Ey Peygamber!] Biz bu Kur'an'ı sana her şeyi açıklamak (...) için indirdik.” buyurulmuştur. Ancak Kur'an'daki muhteva lafzî-literal anlamdaki "her şey"in medlulünü kesinlikle karşılamaz. Çünkü bu anlamdaki "her şey"in kapsamına bütün tümeller ve tikeller girer. Kur'an'ın muhtevasına bakıldığında, ağırlıklı olarak inanç ve ahlak temelinde tevhid, şirk, iman, küfür, nifak, fazilet, rezilet gibi belli başlı konulardan söz edildiği, ahkamla ilgili ayetlerin ise en tekellüflü hesaplamayla dahi ancak beş yüze baliğ olduğu, yine Kur'an metninin önemli bir kısmının kıssalardan oluştuğu ve bunların çoğunda tekrarlar ve tedahüller bulunduğu görülür. O hâlde, “her şey”den maksat, bildik anlamda “her şey” değil, başka bir şeydir. Daha açıkçası, Nahl 16/89. ayette kastedilen anlam, dinî-ahlakî rehberlik (hidayet) hususunda ve/veya dinin temel ilkeleri konusunda gerekli olan her şeyin Kur'an'da açıklanmasından ibarettir. Bunun aksi savunulduğu takdirde, sözgelimi Neml 27/23. ayette geçen min külli şey' ibaresine de aynı anlamı yüklemek ve Sebe melikesine dünya üzerinde mevcut olan bütün her şeyden, her nesneden verildiğini söylemek gerekir. Oysa buradaki “her şey”in böyle bir anlam taşımadığı izahtan varestedir. Sözün özü, Kur'an zerreden kürreye kadar bütün her şeyden tek tek söz eden bir kitap olmadığı gibi, prospektüs gibi okumaya müsait bir metin de değildir.
Sayfa 211-213
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.