Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

BÖLÜM 8
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Başım ağrıyor, işten yeni çıktım. Sokağın ortasında durdum bir sigara yaktım, insanlar bana bakıyor ama benim dikkatimi yaşlı bir kadın çekiyor. Sanki kötü bir şey yapmışım gibi hissediyorum; sanki maskesiz ve yaktığım sigaranın dumanının içindeki virüs o kadını bulmuş da öldürecekmiş gibi. Oğuz Abi yanımda, insanlar ondan habersiz ve onu görmeksizin geçip gidiyorlar. Su gibi akıyorlar, vanası açılmış çeşmeden akan kireçli su gibi geliyorlar bana. İçersen zarar vereceklermiş sanki. Bir fırt çekiyorum, iyice nefes alıyorum ama duman ciğerlerime değil beynime gitsin istiyorum. Gitsin ki uyuşsun zihnim. Burundan beyne giden kanal var mıydı sahi! Antik Mısırlılar nasıl yapıyordu bu mumyalama işini; aman banane sokmuşum Antik Mısır'ına. Beyni, burundan girip çıkarmakla burundan giren dumanın beyne gitmesinin ne alakası var deyip bir küfür savuruyorum. Farkında değilmişim, kendi kendime konuşuyorum. Oğuz Abi konuşmuyor. Soruyorum; içim sıkılıyor, nazlanıyorum sanıyorlar? Oğuz Abi, "bir yerde söz biter: iki kişi kendini tekrarlamaya başlar. Yeni başlayan ilişkiler bile eskir böylece. Hemen kaçacaksın ki aklın orada kalsın." diyor. Haklı galiba. Kaçmak lazım bu yerden. Yürüyorum, sahile gidiyorum. Kimse yok, kış zamanı sezon kapalı. Yazın milyonluk kent kışın ıssızlığa bürünüyor. Her yaz sonu terk edilmişlik sendromu yaşıyorum. Neyse diyorum ama içim sıkılıyor. Oğuz Abiye bakıyorum, eğlenelim diyor. Siktir et diyorum, hadi gidelim. Pavyona gidiyoruz. Bi 100lük envai çeşit meze. Masa sağlam ama karttan geçicez gene. Paramız yok, olmayan parayı bizimmiş gibi harcıyoruz işte. Bardaklar geldi, peçeteyle hafiften kenarları siliyoruz. İz çıkıyor bazen, ondan. Önce rakı, yarıya kadar. Oğuz Abi yaraya kadar diyor; eh romantik adam. Sonra soğuk su. Oğuz Abi buz istemiyor, kristalize sevmem rakıyı süt gibi içmeli, aslan sütü diyor. Sonra vuruyoruz kadehleri önce birbirine cam sesi geliyor, sonra masaya ordan da mideye. Oğuz Abi içtiği gibi yutuyor, ben biraz ağzımda tutuyorum, acılığı ağzıma gelince yüzün değişiyor biraz. Direk yut, ağzında yuvarlama diyor Oğuz Abi ama gururum okşanmasın diye erkeklik ediyorum: ağzında tut ki acısı acımıza işlesin Abi diyorum. Oğuz Abi gülüyor, siktir lan diyor. Biraz filizlendik ya ilk yırtıcı pusuya yattığı yerden çıkıp geliyor. Merhaba hoşgeldiniz ben Asya. Sonra sırayla başlıyor Dilara, İlayda, Tutku, Asena... İsimler her mekanda aynı. Oğuz Abi sonra diyor, biz biraz muhabbet edelim. Kızlar gidiyor. Mekan sakin biraz, kızlar boş oturuyor masada, muhabbet ediyorlar kendi hallerinde. Sonra mekan hareketleniyor, kırklı yaşlarda bir grup, gençten bir grup, tek başına yaşlıca bir adam derken mekan envai çeşit insanla doluyor. Müzik gürültülü bir hal alıyor. İçtikçe güzelleşiyoruz, gürültü çok umrumuzda olmuyor. Zaten iki melankolik bir araya gelmişiz ne konuşalım. Muhabbetin bir yere gideceği yok, geldiğimden beri kesiştiğim sarıyı çağırıyorum. Ben Melek diyor, hiç çağırmayacaksın sandım. Yok, aklımdaydın hep diyorum, seni düşünüyordum. Sahi mi diyor, kırıtık bir kahkaha atıyor. Çok sessiz duruyorsunuz, hayırdır aşık mı oldunuz, bir kahkaha daha. Arkadaşım da gelebilir mi diyor, Oğuz Abi istemem dese de ben gelsin diyorum. Merhaba ben Nazlı. Biri hemşire, biri sözleşmeli öğretmen. Ek iş olarak yapıyorlarmış falan. Yasak değil mi çalışmanız, ücretsiz izin aldık diyorlar. Çok da umrumda değil ya ben içmeme bakıyorum. Zaten çoğu yalan söylüyor. Kaç kişiyle konuşuyorsun; işimiz bu. Onu sormuyorum kaç kişi yazıyor; telefonum dolu. Eh sen de haklısın birileri gelmeli masaya. Bu işler sırayla tabi. Bizdeki içkisi bitti, bir tane daha istiyor; sıkıldım karıdan yok diyorum. Yarım saattir çapraz masadaki ayı, kesiyor bizim karıyı. Kalkınca garsona bir işaret, tak bizim karı orda. Kabullenmek lazım, her masa ayrı muta nikahı sayılır. Günahsız seks. Bizim kitabın açığı da burda işte. Oğuz Abi hadi diyor, kalk gidiyoruz, Turgut bekliyor. Kitabın o bölümüne geldik tabi anlıyorum. Yok denir mi hiç. İçkinin etkisiyle var bi hareket, malum yerde. Sonrası yok. O kısmı Turgut kitapta anlatıyor.
·
280 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.