"...siyah kelebek felaket, matem ve ölüm demekti."
"Pencerenin yakınındaki ağacın çiçekli dalları altında siyah bir kelebek uçuyordu."
"...kendisine ölümü hatırlatan bu sarı ve siyah kelebekli bahardan ürkmüş yine arkasını..."
"...bu kitap şimdi siyah iri ve ölü bir kelebek gibi onun yüzünü tamamıyla örtüyordu..."
'Bahar ve Kelebekler' hikayesinde doksan yedi yaşında bir kadın ile onun güzeller güzeli torununun torunu genç kız, pencerenin kenarında kelebek renklerinden fallar tutarken, nesiller arası değişen yaşam tarzlarını anlamaya çalışırken, bulundukları konumun karamsarlığına, yalnızlığına ve siyah tonuna nasıl bir mana yükleyebilirlerdi ki?