Marcus Aurelius’un engin hoşgörüsü ve merhametle sarmalanmış derin hümanist bakışı, her türlü takdire şayan. Savaş dilinin dünyayı nefretle yönettiği şimdiler de bu güzelliğe hasretiz. Binlerce yıl evvel böyle birinin yönetici olarak yaşadığını bilmek, dünyanın iyilikle bakış hususunda geriye dahi gidemediğini gösteriyor.
Hayatın merkezine insanı , rahmeti koyan ve bu minvelde yaşamına yön veren birine hayran olmamak imkansız.
Adına “Stoacılık” ya da ne derlerse desinler ben bu felsefeyi merhamet olarak adlandırıyorum. Nietzsche’nin nefret diline değil bu barış diline sarılmak dünyamız için daha hayırlıdır.
Var olmuş her iyi insana selam olsun.