Alıntılarımı da ekledikten ve parmaklarımı birbirine geçirip şöyle bir çıtırdattıktan sonra sıra geldi "Tutku Oyunları" serisine ilişkin yorumumu yazmaya.
Söyleyecek çok şeyim var. Öncelikle yapılmış olan yorumlara değinmek isterim. Eleştiriler, serinin ilk kitabındaki şiddete yönelikti. Bu beni seriyi okumaktan alıkoymuştu. Şöyle ki; Grinin elli tonu kopyası bir roman grubu daha mı? diye düşündüğüm için. Şimdi şunu açıklığa kavuşturmak isterim; ne denli dehşetana eleştiriler almış olsa da Grinin Elli Tonunun bir fenomen olduğu gerçeğini kimse inkar edemez. Geçtiğimiz yıllarda Ankara'da yapılan bir psikologlar toplantısının gündemine bile damga vurmuş bir seridir Grinin Elli Tonu ve beraberinde Gabriel Serisi ve Crossfire Serisi ile birlikte. Bunu niye belirtme ihtiyacı hissettim? Dünya üzerinde bu tarz romanlara gösterilen büyük ilginin bir nedeni olduğu gerçeğinden dolayı. Yani artık bir romandaki bu tarz içerik bir eleştiri nedeni olmaktan çıkmış durumda. Ve daha da ötesi bu seride yazar her bir romanın başında uyarısını yapmış ve içeriğindeki şiddet ve sapkınlıkları üzeri örtülü bir şekilde geçip gitmiştir.
(Detaylara ilişkin tek kaygınız kendi hayal gücü sınırlarınızdır kısacası!)
Gelelim seriye:
Konuya kısaca değinmek gerekirse Claire Nichols adlı yirmilerinin sonlarındaki genç bir kadının bir gün uyanıp kendisini gerçekte kim olduğunu bilmediği ultra zengin kırklı yaşlardaki Anthony Rawlings adlı bir adamın lüks malikanesinin bir odasında esir bulması ile başlayan olayları konu alan bir seri.
Serinin ilk kitabında Anthony Rawlings'in Claire'e uyguladığı psikolojik, fizyolojik ve cinsel şiddet, serinin eleştirilmesine sebep olan unsurlar. Bir süre boyunca adamın yaptıklarına Claire gibi bir anlam verememek oldukça gerilim dolu anlar yaşatıyor.
Ve üç kitaplık bir serinin iç yüzünü de aslında bu sebepler oluşturuyor.
Seriye aslında psikolojik gerilim türü olarak yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Bence tam anlamı ile bir aşk romanı kesinlikle değildi (Kapağındaki maskeli kadın resimlerine ya da ismine aldanmamak gerekiyor yani) Mütemadiyen geri planda sebebe dair gizemler sürüp giderken, Anthony ve Claire arasında yaşanan psikolojik ve zihinsel savaşa özellikle Claire'in hayatında yer alan insanların dahil oluş süreci gerilimi belirli bir çıtanın altına düşmeden alıp götürmeyi başarmıştı. Claire'in tek kişinin varlığı ile yarattığı görünmez hapishane içinde yaşadığı ikilemler gel gitler yer yer onun adına kahrolmanıza çoğu zamanda elinizin altında olsa saçını başını yoluvermek istemenize sebep oluyor. Ama kendisinin de kendisini tanımlamak da kullandığı tabirle ister Stockholm sendromu olarak adlandırın isterseniz başka uygun ya da uygunsuz (!) sıfatlar kullanın yaşadığı çatışmalar bence olayların gidişatı ve şahsi analizleri ile anlaşılabilir ve hak verilebilir şekle ustaca getirilmişti.
Ben seriye en başta sonu nedeni ile olumsuz bir eleştiri yapmak isterim. Olaylar iyice çetrefilleşmişken sayfalar ise azaldıkça panik duygusu ile internette bir anda serinin kaç kitap olduğuna bakmak aklıma geldi. Çünkü kalan safya sayısına bir sonun sığdırılabileceğine inanmam imkansızdı. (İki elim kanda olsa romanın sonuna asla bakmama gibi bir huyum var ne yazık ki)
Evet, 3 ciltti. Ve gerçekten o kalan azıcık sayfa sayısına da bir son sığdırılmıştı. İnanamadım. Gerçi yazar orjinal romanlarının ardından aralara buçukluklar attırmış ama bizde yok. Olsaydı da hüsranımı telafi edemezdi. Onca sayfa tüm o gerilime, çözüm arayışlarına, Claire'in git gellerine katlandıktan sonra....
Serinin sonunda pek çok şey gün yüzüne çıktığında Anthony'nin Claire'e yaptıklarının boyutunun amacını aşmış olduğunu görmek de neden yani dedirten cinstendi.
Özellikle üçüncü romanda bazı bölümlerdeki olayların lüzumu var mıydı dedirttiğini de söylemeden geçemeyeceğim. Seriye sonradan katılan karakterlerin dahil edilme sürecinde verilen pek çok ayrıntının olayların akışı ile bir noktada kesişmesini beklerken böyle bir anın hiç gelmemesi gibi. Evet bu süreç de okurken aklınızda başka hikayeler yazmanıza ve gerilmenize katkı sağlıyor ama yazarın amacının bu olup olmadığına şüphe duyduğum için şimdi boşunaymış demeden geçemiyorum.
Bir esinlenme (!!!) fazlasıyla hissedilen bir durumdu bence. Yukarıda adı geçen romanların ve buna benzerlerinin bir ortaya karışığı halinde. Ama kategoriler kesinlikle farklıydı.
Her bölümün başındaki alıntılar gelen kısma bağlantılı ve çok şıklardı (Zaten neredeyse tamamı buraya aktarılmış durumda:))
Markalar amacını aşan sıklıkta kullanılmıştı. Biz anlamıştık zaten Anthony'nin çok çok çooook zengin olduğunu:)
Mekan tasvirleri bence güzeldi. Bolca yer verilmişti ve neredeyse dünyanın pek çok meşhur köşesindendi.
Dediğim gibi son çok daha detaylı ve can alıcı şekilde bağlanmalıydı. O ana gelene değin yaşananlar bunu gerektiriyordu. Ciddi hüsrana sebep oldu. Ama bu kısmı ve o ilk andan itibaren Claire'in adına yapmasını istediğiniz şeyleri yapmadığını da göz ardı edersek heyecan dolu bir seriydi.
DÜZELTME/ÖZÜR:
Serinin dilimize çevrilme çalışmaları olan bir kitabı daha olduğunu bir 1000Kitap okuru sayesinde öğrenip yayınevinden araştırdım. Daha önceki bir kitap ikiye bölünüp yayınlanmış (Yüzleşme ve Hesaplaşma). Son kitapta da benzer bir durum olmaz ise 4. kitap değerlendirmeler için asıl kriterleri içinde barındıracak. O nedenle serinin sonuna dair hissettiğim hayal kırıklıklarını dile getirdiğim tüm kelimelerimi geri alıyorum. Okumaya devam.