“Seni tekrar aramadan önce de çok düşündüm,” diye devam etti kısık bir sesle. Bunu söyleyip söylememekte kararsız gibiydi ancak geri durmadı.
“Bu kızı bir daha üzeceksen hiç arama oğlum, dedim.”
Ah… Kalbim artık erime kıvamına geçmiş, buharlaşmaya doğru yol alıyordu.
“Ne güzel demişsiniz,” diye iç çektim tebessüm eşliğinde.
“Sonra dedim ki onu aramazsan sen üzülmeyecek misin?”
İkimiz de sustuk.
“Hayvan gibi üzüleceksin, Ceyhun,” dedim kendi kendime.
“Ağzından bal damlıyor sahiden,” diye girdim araya.