Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

584 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Özdemir ASAF /İnsan, kaldıkça küflenir, gidemedikçe çürür!
Biraz yadırgadım, Biraz yoruldum, Çokça sevdim okurken bu eseri... Yadırgadım çünkü şiirlerine o kadar alışmıştım ki Özdemir Asaf'ın ondan farklı bir tür okumaya alışmam biraz zaman aldı. Yoruldum çünkü öyle yoğundu ki bazı satırlar, zihnimi paramparça etti ilerlerken. Sevdim çünkü dolu dolu, birçok satırın altı çizilecek nitelikte bir eserdi. — Öldüğünü anlamadın mı? — Anlayamadım. Yavaş yavaş, azar azar öldürmüşler de ondan. (s. 471) Eserin hacmi sizi korkutmasın. Ya da vazgeçtim korkutsun. Öyle kolay akıp gitmiyor. Özellikle son bölüm hayli yıpratıyor okurken. Etikalar da bazen durup düşündürüyor ama yine de kısa olmalarından dolayı okurken bunalmıyorsunuz. Kitabın henüz başında sizi neyin beklediği konusunda bilgi sahibi oluyorsunuz: "Elinizdeki kitapta Özdemir Asaf’ın daha önce Yuvarlağın Köşeleri, ‘ça ve Dün Yağmur Yağacak adlarıyla yayımlanan üç kitabı bir araya getiriliyor. Yuvarlağın Köşeleri’nin ilk bölümünde Özdemir Asaf’ın 1961 ’de aynı adla kitaplaştırdığı 432 etikası yer almaktadır. İkinci bölümde yer alan etikalar yazarın ardında bıraktığı yazılar ara-sından eşi Yıldız Arun ve oğlu Gün Arun tarafından seçilmiştir. Özdemir Asaf’ın ardında bıraktığı anı ve deneme türü yazılardan oluşan ‘ça eşi Yıldız Arun tarafından yayıma hazırlanmıştır. Oğlu Olgun Arun’un yayıma hazırladığı Dün Yağmur Yağacak Özdemir Asaf’ın 1940 – 1980 arasında kaleme aldığı öyküle-rini içermektedir. Kitapta yer alan metinler bu basımda Özdemir Asaf’ın kızı Seda Arun’un da katkısıyla gözden geçirilmiştir." (s. 13) Yıllar ne çabuk geçiyor değil mi? Hep içinde bulunduğumuz yüzyıldan şikayet ediyoruz. Ama şairi okurken fark ediyoruz ki insanın bakış açısı o dönemde de aynı... Ne fıtrat değişiyor ne yaşanan acılar ne ödenen bedeller. Değişen takvim yaprakları... Bir burukluk çöktü içime okurken. Bazı satırlar mıh gibi kazındı aklıma. Geçmiyor. Belki sıcağı sıcağına böyle hissediyorum ama bazı acıların soğuyunca etkisi daha da artıyor. Hele ki bir satır var tokat gibi çarptı yüzüme: "Çünkü sen kendini sevme korkağısın." Ne demek bu... Öyle miyiz sahiden? Dışarıya özgüvenli görünme çabaları, içimiz kendini sevmeye korkar bir halde... Bir başkasını nasıl sevebileceğiz bu halde? Bütün ipler burada kopuyor işte. Sonrası ayrılıklar, yalnızlıklar... "Eskiden kızardım. Daha çok konuşurdum. Gülerdim. Gülümserdim. Beklerdim. Umardım. Yaşama sevincimi yitirmedim ama kızmayorum artık. Daha az konuşuyorum." (s. 445) Kime sorsam "Eskiden daha güzeldi." Peki şu an da geleceğin eskisi değil mi? İlerleyen zamanlarda bugüne daha güzeldi diyeceğiz. Peki neden şu an içinde bulunduğumuz zamanı güzel kılmak için elimizden geleni yapmıyoruz? Yine çok uzattım. Uzun lafın kısası - hadi be, kısası mı kaldı?- geçtiğimiz günlerde Orhan Pamuk'un Veba Geceleri kitabına başlamıştım. O kadar yoğunum ki şu günlerde, biraz hafif bir kitap olsun onunla devam edeyim dedim. Sandığım gibi hafif bir kitap çıkmadı ama okuduğuma da değdi diyebilirim. Evet, tavsiye ederim ama uzun uzun üzerinde durabileceğiniz bir zaman... Kitapla kalın değerli okurlar! Yeni kitaplarda görüşmek dileğiyle!
Kırılmadık Bir Şey Kalmadı
Kırılmadık Bir Şey KalmadıÖzdemir Asaf · Yapı Kredi Yayınları · 20172,077 okunma
··
5,6bin görüntüleme
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Yapı Kredi Yayınlarını da tebrik etmek istiyorum. Nerede güzel bir çalışma varsa büyük oranda orada onlar var.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.