Beauvoir’in İkinci Cinsiyet kitabında keşfettiğim harika bir yazar. Beauvoir, yazarın en çok kadın sorunları ile ilgili gerçekçi, olanı olduğu gibi anlatan tavrına takmıştı.
Colette gerçekten de sanki bir kurtlarla koşan kadın gibi olabildiğince vahşi. Her konuda sözünü esirgememiş. Veryansın etmiş. Ama bunu yaparken de metnin edebi yönünü gözardı etmemiş. Her satır arasında sisteme ettiği küfürleri görebiliyorsun. Küfür etmemiş fakat küfür gibi yazmış. Benim hoşlandığım da bu oldu zaten. Tıpkı Thomas Bernhard’ın siyasilere ağzına geldiği gibi konuşmayıp bunu edebi bir tavırda erittiği gibi.
Ben zevk alarak okudum. Colette’in okur sayısının az olmasına da üzüldüm. Üstelik Proust gibi küçük şeyleri anlatmaya yönelen bir tavrı da var.
Umarım yazarı okuyan sayısı yükselir de hep birlikte yorumlayarak keyif alarak okuruz. ☺️😊