Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

167 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bir kitapçıda tesadüfen raftan çektiğiniz bir kitabın size ne denli tesir edeceğini bilemiyorsunuz. Bu kitap da onlardan biri. Şükran Yiğit’in kalemini ilk okuyuşum. Öyle sade, özgün, duru bir kalemi var ki hiç ummuyordum bunca seveceğimi. Üç dört saatte kolaylıkla okunabilecek bir eser, yazarla tanışma kitabı olabilir. Eser üç bölümden oluşuyor, üç bölümde anlatıcılar farklı karakterler. İlk bölümde bir çocuğun dünyaya baktığı pencereden okuyoruz olanları, Suna’nın penceresinden. Her ne kadar çocuklar duymasın istense de Suna güzel kotarıyor olay örgüsünü okuyucuya sunmayı. Yine de Gülay’a sormak istediklerim var. Ben her ne kadar üçüncü bölüme vurulsam da kitabın omurgası birinci bölüm. Öyle şahane betimlemeler var ki aslında çokça hissedip kelimelere dökemediklerimizi birkaç cümlede toparlıyor yazar. O hâletiruhiyede bulunmak kalıyor bize. Uzun zamandır bunca etkilenerek okumamıştım hiçbir hikayeyi, ya yaşamda eskiye nazaran yitirilen çok şey var ya da insanın o her zamanki değişmez eskide yaşama itiyadı bendeki:) Ölmeye Yatmak’ın ‘insan olmanın bazı küçük anları var, onları kaçırmamalı’ dediği, dimağınızda yer edecek betimlemeleri okurken ‘yaşamanın bazı küçük anları var, onları kaçırmamalı.’ pişmanlığını veriyor okura. Her an, her şey, yaşanılan her durumun biricikliği tokat gibi yüzünüze çarpıyor. Her Klezmer duyuşum bu kitabı ve Ömer ile Gülay’ı ansıtacak bana:) Hikaye boyunca dolan ve Madam Litvak konuştukça daha da dolan gözlerimden bahsetmeyeyim şimdilik. Kitabın hissettirdiklerini unutmayayım diye defterime sayfalarca yazdım. Kitapla kalın
Ankara, Mon Amour!
Ankara, Mon Amour!Şükran Yiğit · İletişim Yayınları · 20221,114 okunma
·
89 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.