Allah, Ömer Faruk Korkmaz Hoca’dan razı olsun. Mükemmel tespitler içeren ve Ali Şeriati’nin taraftarlarını susturabilecek bir yazı olmuş.
Benim kritik olarak bulduğum birkaç konu var. Sizinle de paylaşmak istiyorum:
1. Toplumumuzdaki bazı kişiler -özellikle İslam için mücadele etmeye çalışan deli dolu gençler- aykırı fikirlere sahip olan kişileri nedense çok çekici buluyor. Hâlbuki -her zaman ve durumda- herkesten farklı düşünmek marifet değildir. Asıl marifet aklıselim bir şekilde düşünebilmektir.
2. Ben, 1-1.5 yıldır sürekli “fikir adamı” kavramıyla karşı karşıya kalıyorum. Belki de bu kavramın -özellikle ehlisünnet camiasında- yayılmasındaki en büyük etkenlerden birisi Yusuf Kaplan’ın düşüncesi ve kitap listesidir. Allahuâlem.
Her neyse, demek istediğim şudur: Günümüzdeki “fikir adamı” ve “ilim adamı” kavramının neden sürekli farklı kefede ele alındığını bir türlü çözemedim. Belli bir kesimin algısı çok değişik. Bu ayrımı yapanlar sanki şunu demek istiyor: “Âlimler sadece dinî ilimlerle ilgilenir, fikir adamları ise bu dinî ilimlerden faydalanarak sosyolojik ve psikolojik tespitlerde bulunup, toplumu ihya etmeyi amaçlar. Aslında âlimler tek başına bir aksiyon belirlemez ve yürütmez. Aksiyonu halka sunmak ve yürütmek fikir adamlarının işidir.” O zaman ben de şunu soruyorum: İyi de âlimlerin işi zaten toplumun maslahatını düşünerek toplumu ihya etmek değil midir? Bu ihya hareketini gerçekleştirirken de nasıl hareket edeceklerini Kur’an ve sünnetten almıştır. Bunun yanında, yüzyıllardır “fikir adamları” dediğimiz kişiler yokken de âlimler İslam âlemi için çok büyük işler başarmıştır ve elmas hükmünde eserler bırakmıştır. Bu durumda “fikir adamı” dediğimiz kavram, modern dünyanın bunalımı sonucu Müslüman toplumlarda, bağımsızlığını ilan etmeye çalışan bir kavram mı oluyor?
3. Yazıdaki “Şeriati’de buldukları neyi bizim kaynaklarımızda bulamadılar ki onu olmazsa olmazlar listesine eklediler.” cümlesi mükemmel ve birçok taraftarın kaçırdığı bir tespittir. Müslüman bir toplumdaki bu arayış neden kaynaklı ve bu arayışı birileri mi dayatıyor acaba?
4. Ömer Faruk Hoca, Ali Şeriat’nin Allah hakkında isnat ettiği fikirleri eleştirirken “Ne zannediyoruz? Allah (azze ve celle) cafcaflı cümleler kurabilme uğruna dileyenin dilediği şekilde istediği şeye benzetilebileceği, dilediği ismi ve vasfı kendisine ıtlak edebileceği bir zat mıdır?” gibi gene mükemmel bir tespitte bulunmuş. Nedense günümüzde felsefi ve edebî kavramlar arasında patinaj yapabilen herkes “entelektüel” kavramına dâhil ediliyor ve dünyayı feth edebilecek güçte sanılıyor.
Velhasıl, Allah tüm Müslümanlara aklıselim bir şekilde düşünmeyi nasip etsin.