Kitabın son derece yalın bir dili var ancak çeviride bazı yerler anlaşılır değildi. Pastoral öğelere çokça yer verilmiş, Rusya'daki kızıllar ve beyazlar arasındaki savaşın Finlandiyalı çiftçileri nasıl etkilediğini de görürüz kitapta. Roman, Silja'nın (Cecilia) ailesiyle başlar. Babası Kustaa Salmelus'un hayatı ve aşkı Hilma'ya değinir. Ancak toz pembe değildir tabiki her şey. Kustaa'nın önce annesi daha sonra babası ölür Babasının ölümüyle çiftlik işleri iyiye gitmez. Kustaa önce borçlanır ve daha sonra çiftliği satmak zorunda kalır. Doğan ilk iki çocuğunu da kaybeder. Yeni, küçük bir eve yerleşirler. Hilma'nın sağlığı da bozulur ve Silja küçük yaşta annesini kaybeder. Birkaç yıl babasıyla yaşadıktan sonra babasını da kaybeden Silja öksüz kalır. Çiftliklerde hizmetçilik yaparak geçimini sağlamaya çalışır. Ancak güzelliği erkeklerin etkilerken kadınlarında kıskançlığına sebep olur. Sık sık Silja'ya asılsalar da Silja yüz vermez kimseye. Ancak yanlış anlaşılmalardan dolayı adı kötüye çıkar ve sık sık çiftlik değiştirmek zorunda kalır. En güzel günlerini Profesör'ün villasında hizmetçilik yaparken geçirir. Profesör ona şefkatle yaklaşır ve babasını hatırlatır. Nazik, yardımsever, iyi biridir Profesör. Ayrıca bir ateisttir. Silja'nın parasına çökenlerden parayı alabilmiş, Silja hastalandığında doktor ücretini kendi cebinden karşılamış babacan bir adamdır. Profesörün yakınlarındaki Kulmala çiftliğindeki Sofia adında bir kadınla da arkadaş olur Silja. Ayrıca villada kalırken hayatının aşkı Armas'la tanışır. Ancak mutlulukları uzun süremez. Armas annesinin hastalığı yüzünden gitmek zorunda kalır. Daha sonra çıkan bir savaşa katılır. Bir bacağını ve bir ciğerini kaybetmiş bir halde hastanede yatacaktır. Kitap Armas'ın ölümünü açıkça söylemez, Silja veremden ölürken sık sık Armas'a yakınlaştığını hisseder. Armas'ın gidişiyle Silja hastalanır. İyileştiği zaman ise gitme vakti gelmiştir. Yeni bir çiftliğe gider. Profesörden sonra çiftlikteki insanların bayağılıkları fazla göze çarpar. Örneğin çiftçinin karısı Silja'nın kıyafetlerini çok beğenir ve onlara el koyar. Başta belli bir şekilde yapmazken Silja ölürken açık açık giymiştir. Ayrıca Silja'ya o çiftlikte çalıştığı süre boyunca parasını ödememiştir. Silja hastalandığında bile onu çalıştırmaya devam etmiş ve tembellikle suçlamıştır. Çiftçi ise Silja öldüğünde cenazesine gitme zahmetine bile girmemiştir. Bu çiftlikteyken kızıllar ve beyazlar arasındaki savaşa fazla değinir kitap. Kızılların çiftçilerin mallarına nasıl el koyduğunu,beyazların ise nasıl acımasızca insanları kurşuna dizdiğine değinir. Silja'nın tanıdıklarının bir kısmı ise bu savaşta öldürülür. Silja veremken profesörün villasına gitmek ister. Gittiğinde ise umduğunu bulamaz. Armas'a olanları öğrendikten sonra umutsuzca geldiği çiftliğe geri döner. Bu çiftliğin tek bir odasında sevdiğinin hayaliyle yalnız başına ölür.

Taşra KızıFrans Eemil Sillanpaa · Engin Yayıncılık · 199751 okunma

·

98 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.