Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

69 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bir kez daha kitabın kalınlığından ziyade içindeki bilgilerin doyurucu nitelikle dolu olmasının ne kadar önemli olduğunu fark ettiren şahane bir eseri okumanın mutluluğunu yaşadım... 68 sayfaya sığdırılan devasa bir anlatım... Boş laf kalabalığının aksine her cümle, heybenize dolduracağınız bilgilerle dolu. Sezai Karakoç konuşturmuş gene kalemini... Üstat başlangıç olarak Avrupa'yı anlatırken, kullandığı şu cümle içinde birçok anlam barındırıyor: "Avrupa'nın en büyük dramı şudur: Kendini hiçbir zaman sevdirememesi" bu cümlenin hemen akabinde kafamda "Neden?" sorusu oluşuyor. Sonrasında ise kendi kendime cevap veriyorum :"Güvensizlik" bu cevabım da içinde birçok gerçeği barındırıyor. Kendime vermiş olduğum bu cevaptan yola çıkacak olursam ve üstadın anlattıklarını da göz önünde bulundurursam : Avrupa'ya ışık tutmuş, öğretmenlik yaparak yol göstermiş olan İslâm'ı inkâr edip, yok etmeye çalışan ve kendi medeniyeti dışındaki insanları doğayı sever gibi bir tavır ve sevgiyle yaklaşım gösteren bir medeniyete kim ne kadar güvenebilir ki?.. Başka bir konuda ise yazar İslâm'ın dirilişinden bahsetmektedir. İslâm'ın dirilişini gelecek çağların dirilişi olarak da görmeliyiz. Bu konuyla ilgili yazarın https://1000kitap.com/kitap/kitap--282067 kitabında da bahsettiği İslam medeniyetinin zemini ve hatta Batı medeniyetinin zemini de olan dönem, Peygamberlerin başlatmış olduğu İslam medeniyetinin başlangıcıdır. Bu sebeple İslâm'ın dirilişi Doğu ve Batı medeniyetlerinin dirilişidir. Batı, Osmanlı'nın içine girdikçe kendi medeniyetimize yabancılaşmış, dermanı batı medeniyetinde arar olmuşuz. Kendi neslini Batı medeniyetine kaptırmış ve bunun sonucu olarak yetişen nesiller İslam medeniyetini bir tercih olarak bile görmemişler. Ne yazık! Üstat, İslâm'ın dirilişi için öncelikle düşünme dirilişi yaşamamız gerektiğini belirtiyor. Bir ifadesinde: düşüncemizin ve düşünce kaynaklarımızın kireç tuttuğuna dair bir benzetme yaparak dikkat çekiyor. Kendi düşünce dirilişimiz için bir an önce Batı'nın bize empoze ettiği fikir ve düşüncelerden kurtulmamız gerektiğini, ancak bu şekilde kendi düşünce dirliğimize kavuşabileceğimizi ve böylelikle İslamın dirilişini de sağlayabileceğimizi ifade ediyor. Sanatta, Edebiyatta, mimaride, eğitimde ve birçok alanda İslam ve Kur'an Batı'nın öğretmeni ve ışığı olmuştur. Okuduğum birçok üstadın kitabında bu bilgiye sıkça rastladığımda içimde hep bir burukluk hissederim... "Niye?" diyerek sorgularım her defasında zihnimi, Müslüman olduğunu söyleyen bizlerin, Batı' nın bu değerlerimizde gördüğünü biz niye göremiyoruz? Nedendir kendi benliğimize, kendi medeniyetimize bu derece körlüğümüz? Öz duygu ve düşüncemizi kaybetmiş ve hatta vakti zamanında Batı' ya kaptırmışız... Son olarak en etkileyici bölümlerden olan İslam' ın insana olan çağrısını kaleme alan yazar "Çeşmelerin gün doğmadan insanı çağırışı gibi, baharda tarlaların çiftçiyi çağırışı gibi, Şubat ayında sonsuz kar ovasının gece yarısında oyuna doymamış çocukları, arkadaşlarının dili ve sesiyle çağırışı gibi İslâm insanı çağırıyor" diyerek ifade etmesi insan üzerinde müthiş bir etki bırakıyor. Her çağrıya kulak kabartan insan, onu aydınlığa çıkaracak olan bu çağrıya nasıl olur da sağır kalır. Rabbim gördüğünü zanneden kör gözleri ve duyduğunu sanan sağır kulakları hidayete ulaştırsın inşaAllah... Cellatına(Batı'ya) aşık olan Müslüman toplumların bir an önce gözünü kulağını açması duasıyla... :))
İslamın Dirilişi
İslamın DirilişiSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20219,6bin okunma
··1 alıntı·
1 artı 1'leme
·
15bin görüntüleme
Hasan Metin okurunun profil resmi
Kısa özeti okumak bile keyifli, Yorumunuz için teşekkürler
Hatice. okurunun profil resmi
Hocam anlayışta zorluk çekiyorum ne yapabilirim tam anlamıyla anlamak için
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.