İslâmlığ-imiş devlete pâ-bend-i terakki
Evvel yoğidi işbu rivâyet yeni çıktı.
Bu beyit, bizim daha Tanzîmat yıllarında baş-
layan bir şaşkınlığımızın zarif ifâdesidir. “Acaba,
cemiyet hâlinde geçirdiğimiz bu sarsıntı nedir, te-
rakkî yolunda devletin ayağını hangi engel bağlı-
yor?” diye düşünüp dururken, ortaya bir fikir atıl-
mış, buyurulmuş ki terakkîmize mâni olan tek en-
gel Müslümanlıktır.
Ziya Paşa işte bu fikri tebessümle karşılıyor ve
şöyle düşünüyor: “İyi ama, biz eskiden de müslü-
mandık. Ordularımız Macaristan ovalarında mu-
zafferâne ilerler; donanmamız, Akdeniz'i bir Türk
gölü hâline getirirken, bizler yine müslümandık,
üstelik, bir parça da bu Müslümanlık uğruna sava-
şıyorduk. İslâmlık, umûmiyetle bir îman sâhibi ol-
mak, büyük bir dîne inanmak, o zaman ayağımızı
kösteklemiyordu, Bilâkis bize dünyâda görülmemiş bir hız veriyordu da, şimdi mi belimize sarılmaya, yolumuza dikilmeye, bizim ayağımızı bağlamaya kalktı?"