Tek kişilik bir satranç oynuyordu madam bu kitapta. Elinde kalan son pionuyla son kareye kadar koşmak istiyordu ve belki de kaçmak..
Aklında kurduğu kusursuz planlarının esiri olmuştu...
Kelepçesi düşünceleriydi madamın.
Ve hatırlanma ihtiyacı duyuyordu en çok da.
Onu unutan herkesten intikam almak istiyordu.
Veya en çok eski benliğini kendine hatırlatmak istiyordu kitap boyunca.
Bazen gözler sadece bakardı.
Ancak madam görülmek istiyordu.
Merak edilmek istiyordu.
Kaybetmek en büyük korkusuydu.
Bu yüzden kazanmak için kosturuyordu pionunu dünya denen bu tahtada. Ve biz bir savaşı okuyorduk, şüphesiz en zorlu savaş bir aynayla yapılandı. Madam koşuyordu ama en çok kendi duvarlarına çarpıyordu.