Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Diyebiliriz ki, tüm tarihi boyunca, Anadolu, Mezopotamya'ya çok sıkı bağlarla bağlıydı. Yukarı Fırat havzasından itibaren insan toplulukları göç ediyor ve yer değiştiriyorlardı; yakın tarihlerde yapılan kimi araştırmaların ve sentezlerin önerdiği gibi, bu hareketlilik belki de Ortataş Çağı'ndan beri vardı. Mal ihracatının, ticari ilişkilerin ve askeri seferlerin eşlik ettiği bu yer değiştirmeler, İÖ 2. binde ortaya çıkan yazılı metinlerde doğrulanmıştır. Asur vakayınameleri tacirlerden, Kapadokya' da kurulan karumlardan, derken Muşkiler'den, Urartu'dan, Frigya'daki Midas'tan, Lydialı hükümdarlardan söz eder. Lydia üzerine yapılacak araştırma ve incelemelere özel bir önem verilmelidir. Çünkü bu eski devleti yalnızca mitolojik anlatılardan ve Herodotos, Platon gibi Yunanlar'ın aktardı klan olağanüstü geleneklerinden tanıyoruz. Tarihin en eski dönemlerinde, Anadolu, ilişkilerini daha çok doğudaki veya güneydeki komşularıyla (Mezopotamya, Ortadoğu, Mısır) geliştirmişken, tıpkı Hititler ve Frigler gibi batıdan gelerek Anadolu'ya İÖ 1. binde yerleşen Yunanlar bu geniş topraklan Batı kültürlerine açmışlardı. Onların döneminde Anadolu, klasik üslupta tapınaklarla, gymnasiumlarla, palestralarla ve hamamlarla donatılır; Kybele, Artemis gibi Anadolu tanrıları kıyıdan yelken açıp Yunanistan'a, Roma'ya, hatta Avrupa'nın iyice batı uçlarına kadar giderler.
Sayfa 138Kitabı okudu
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.