Bir kere kitabın bana geliş hikâyesi çok güzel ama ona burada değinmeyeceğim. Mustafa Çiftçi adını daha önce duymadığım, kalemini tanımadığım bir yazar. Küçük öykülerden oluşan bu kitap daha ilk öyküde ruhunuzu sarıyor ve bir tatlı rayiha oluyor burnunuzda. Öykülerin geçtiği coğtafyanın kültürünü, insanının hayata bakışını adına layık bir şekilde yansıtıyor. Aşkı ele alışındaki doğallık ağızda dağılan kurabiye tadında. Eh belki yufka ekmekle dürülmüş taze soğan ve haşlanmış yumurtayı hatırlatan yoksulluk teması da yok değil. Yazar samimî, üslûp canlı, konu doğal okuyucu aç olunca güzel bir birliktelik oluşturduk. Biraz elimde, biraz koynumda çırpındı kitapcağız. Yıprata yıprata okudum. Misafire yapılan portakallı kurabiyeleri gizlice yemek gibiydi.