Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Nazım Hikmetle üç buçuk yıl hapishane arkadaşlığımızın acı tatlı hatıraları buraya kadar yazdıklarımdan ibaret olamaz şüphesiz. Fakat benim kafam bundan fazlasına kadir olamadı. Defterlerim vardı, onun en tipik hareketlerini günü gününe not ettiğim, ona dair kocaman kitap yazmaya yetecek yığınla belgeyi kaydetmiş olan defterlerim… Onlar artık elimde değil. Kafamı bir limon gibi, son damlasına kadar sıkıp akıttım. Biliyorum, biliyorum ki, Nazım Hikmet’i ona layık olduğu şekilde yazamadım. Onunla son gecemizdi. Ertesi gün, beş seneyi doldurup sabah erkenden çıkacak, ’’hürriyet’’ime kavuşacaktım. O gece birden bire şairliğim tuttu. Onu hapishanede bırakıp çıkacağım aklıma geldi…baba, ana , kardeş ve yahut çoluk çocuktan ayrıldığı zaman duyulan o türlü bir heyecana tutuldum ve içim sızladı. Bir çırpıda bir şeyler karaladım. Tam yazımı bitirmiştim, daima çay içtiği bakır kupası elinde, koğuşa daldı, bir şeyler aradı rafta,bulamadı, geldiği gibi gidecekti ki, şiirlerimi uzattım. Aldı okudu. Orhan Kemal’in hapishanede bıraktığı ustasına yazdığı şiiri: KOMİK HÜRRİYET Evet Demek Demek üç gün sonra Evet Senin dediğin “Komik ve tatlı HÜRRİYET!” “Canım efendim Üstadım benim!” Beton, demir ve tozlu ampulleri bırakmak birtakım insanlara! Evet Bu hürriyet, Kampana, kilit gıcırtısı ve gardiyanlar Bütün bu şeyleri geride bırakabilmek hasreti! Fakat Sana mavi göklerin altından bakmak Seni hapishanede bırakmak! Demirsiz ve kilitsiz, Ampulleri tozsuz Ve gardiyansız Bir başka nevi hapishanede ben. Senin dediğin hürriyet KO-MİK! Trenler gelir, gider İstediğin caddeye düşürebilirsin gölgeni… … … Hangi hürriyet? Geç efendim, İlahi üstadım benim. NAZIM HİKMET’E Sen Prometenin çığlıklarını kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni 26 Eylül 1943 seni yapayalnız bırakıp hapishanede bir üçüncü mevki kompartımanda pupa yelken koşacağım memlekete Ve Tren bir güvercin gibi çırpınarak istasyona girecek Gözü yaşlı bir genç kadına beş senenin ardından kocasını getirecek O dem ki boş verip istasyon halkıına Yanaklarından öperken sevgilimi Sen neşeli mavi gözlerinle bakacaksın içimden bana O dem ki yürekten her şey atılacak EKMEK- KİN-HASRET fakat NAZIM HİKMET Sen şu kadar kilometre uzakta kalmama rağmen Aydınlık yüreğimin duvarına dayayıp sarı saçlı başını Batan bir yaz güneşi hüznüyle ağlatacaksın arkadaşını Günler geçecek ekmek derdi çökecek omuzlarıma Fabrika. Makinalar. Tezgahım. Sana şeker kamışı, portakal yollayacağım Karım yün çorap örecek, her hafta mektup yazacağız Askere almazlarsa eğer Unutabilir miyim seni? Tahtakurusu ayıkladığımız hapishane gecelerini Ve radyoda şark cephesinden haber beklediğimiz Müthiş anların küfürünü Radyonun yanındaki duvara Kurşun kalemiyle abus insan yüzleri çizmiştin Unutabilir miyim seni ? Hala beton malta boylarında duyuyorum Takunyaların sesini! Unutabilir miyim seni? Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim Hikaye şiir yazmayı Ve erkekçe kavga etmeyi, senden! Bana baktı, tekrar okudu, sonra elindeki kupayı bir yana bırakıp yaşaran gözleriyle gülümseyerek, boynuma sarıldı. ‘’Sağol’un’’, dedi, ’’Sağ olun emi? beni bundan daha çok memnun edemezdiniz!’’ Ve fevkalade parlak bir güneşle başlayan 26 Eylül 943 günü sabahı, onunla hapishane kapısında, hapishanede bıraktığım öteki mahpus arkadaşların hasret dolu bakışları önünde tekrar tekrar sarılıp vedalaştıktan sonra, elimde bavulum,çıktım… Evime memleketime, bilhassa kırk günlük bıraktığım beş yaşındaki kızıma kavuşacağıma ne kadar seviniyorsam, Nazım’dan, onun ölçüsüz dostluğundan ayrıldığım için de o kadar üzülüyordum. Yollar, güneş dolu,tozlu yollar… Gözlerimin önünde o ve ötekiler… Bilhassa ötekiler… Üzgün, adeta dargın gibiydiler,sanki benim yüzümden onlar içerde kalıyorlardı. ‘’Çilen doldu!..’’ ‘’Pendir epmek gibi yidin beş seneyi Allahsız!’’ ‘’Depesi göve değer gali!’’ ‘’Bir kadeh de benim için iç he mi?’’ Nazımdan başkası bilmiyordu,bilemezdi ki,yüreğimin büyük bir parçasını hapishanede bırakıp hapishanedekilerin dostluklarını evime götürüyordum. Adana 1947
··
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.