Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

394 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Yobazlığa, bağnazlığa, gericiliğe ve en önemlisi sömürüye karşı hep büyük savaşlar vermiş, kazandığı her savaşı onun yazılarını okuyarak desteklediğimiz bu günlerde, yine kaliteli bir roman karşımıza çıktı. Çünkü o dönem çok uğraşılan insan tipleri var ki bilhassa Kemal Sunal filmlerinin çoğunda bunu gördüğümüz, elde tespih ağızda dualı tipler. Hoca diyemeyiz çünkü bu onlara hakaret olur. Nasıl ki birbirini aldatan insanlara hayvan bile diyemiyoruz, hayvanlara hakaret olmasın diye dikkat ediyoruz; gerçekten bu işe gönül vermiş kendi köşesine çekilmiş gerçek manada bu işin hakkını veren insanlar ile şarlatanları da bir tutmamaya ve yazdıklarıma dikkat etmeye çabalıyorum. Peki, nereye varacağız? 27 Temmuz 1330 tarihli, Heybeliada’da yazısını tamamlıyor yazar. 9 Ağustos 1914 yılında. Tam en karışık zamanlarda. Evet, bu bilgiyi de verdik. Sorular artacak. Çünkü halkın cahil kalması ve bunda ısrar etmesine sinir olan bir yazar görürüz karşımızda. İnsanların hemen birinin her söylediğini kabullenerek buna göre hareket etmelerine karşı çıkar. Önder Göçgün’ün kaleme aldığı ve Gürpınar’ın işlediği konulardan ilkiyle karşılaşırız hemen. Batılılaşma. Lakin buradaki sıkıntı bunu bilmeden, yanlış, araştırmadan ve anlamadan almak, özenmektir. Örnek almak değildir. Geriye itilmiş insanları anlatır, onlara bir yerde sinir de olmaktadır ama bunu toplum düşmanı olduğu gibi yansıtmamak gerekir çünkü hepimiz bu ülkeyi ve insanlarını seviyoruz ama özellikle bazı videolarda karşımıza çıkan belirli bir yaş grubunun üzerindekilere aşırı derecede garezimiz olduğunu da inkar edemeyiz. Yazar da işte bu şekilde dersek, daha anlaşılır olacaktır. Burada daha çok karşımıza çıkansa karı koca geçimsizliklerini kaleme aldığı (diğeri Mutallaka, aslında bunları da detaylıca ekleyecektim ama vazgeçtim) bir eser görürüz. Önsöz kısmının özellikle okunmasını da tavsiye ettiğimi belirtmek isterim. Peki, burada karşımıza nasıl bir Gürpınar karakteri çıkıyor sorusuna cevap verelim: Prim. Görünenin aksine iğrenç yaşamlara sahip mahalle insanın karakterini gözler önüne seriyor yazar. Bir karakter koyuyor ortaya. Elinde tespih, ağzında dua, ayakları hep cami yolunda bir karakter. Açıklamasını yaptığımız bu şeyin tanımını az önceki paragrafı da örnek göstererek tanımlamıyorum. İşte bu alçak insan aynı zamanda bir genelev işletiyor. Kenan ve Ragıbe çifti karşılar bizleri. Son derece modern ve medeni bir evlilikleri vardır lakin az evvel bahsettiğimiz geçimsizlik oluşmaya başlayacaktır, kötü bir hadiseden sonra. Erkek için aldatma kadın için aldatılma olarak karşımıza çıkan bu durum ise Vuslat adındaki bir hayat kadınıyla yakalanması sonrasında oluşur. Hikayenin sonu beklendiği ve hak edildiği gibi de biter aslında. Kitabın üzerinde genel görüş bu şekilde özetlenebilir. Diğer yandan yeni başlayacaklar için iyi bir başlangıç kitabı olmadığını söylemek istiyorum. Gürpınar, bir robot gibi tek bir konuşma sahnesini 3-4-5 sayfa aralığında adeta nefes almadan yazabilir. Bu kadar uzun konuşan birkaç karakter birden olması da sınava girip tüm Edebiyat sorularının paragraf olduğunu gören bir öğrenci gibi hissettirebilir sizleri. Bu yüzden ilk başlangıçlar için uygun bir kitap olmadığını belirtelim. Gene de Gürpınar bunu 100 kitabının 97’sinde yaptığı için bu duruma alışmak biraz zorlu olacaktır. Diğeri ise yoğun bir felsefe (düşündürmeyi, öğretmeyi ve iyi bir kişi olunmasını gerektiğini ifade etmeye çalışıyor) yapıldığıdır. İyi ancak yorucu bir eser olduğunu düşünüyor, iyi okumalar diliyorum..
Acı Gülüş
Acı GülüşHüseyin Rahmi Gürpınar · Özgür Yayınları · 2001115 okunma
·
189 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.