Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Nasıl mutlu olunabilir Edwin? Diyorsunuz ki yaşamanın koşulu çalışmak, amacı bilgelik ve ödülü mutluluktur. Bu uçsuz bucaksız denizde mutluluk adasına ulaşmak ve Altın Post'u ele geçirebilmek için binlerce, yüz binlerce gemi yelken açıp enginlere doğru uçup gidiyor. Söyle bana bilge adam, acaba kaç kişi aradığını bulmuştur? Ben karşımda ihtiyacın sonsuz çemberinde dönüp dolaşan bir yelkenli filosu görüyorum, sürekli bu kıyıdan ayrılıp sürekli buraya geri dönüyor ve kıyıya yanaştıktan sonra da sürekli gene denize açılıyor. Bazısı, kendi kaderinin önündeki alanlarda dolanıp duruyor, erzak temin etmek ve yelkenlerini onartmak için kıyı boyunca ürkerek ilerliyor ve hiçbir zaman açık denize doğru dümen kırmıyor. Bunlar yarın güçleri tükeninceye kadar didinebilmek için, bu günden güçleri tükeninceye kadar didinenlerdir. Ben bunları bir yana ayırırsam, toplam sayı yarıya inecektir. Bazıları da şehvetin girdabına kapılarak şerefsizliğin mezarına gömülürler. - Bunlar kendilerinden öncekilerin akıttığı terin keyfini sürebilmek için, varoluşlarının tüm gücünü savurganca harcayanlardır. Onları da hesaptan çıkarırsak geriye sadece toplamın dörtte biri kalır. Bunlar, ürkek ve çekingen bir ruh hali içinde, pusulasız ve sadece rotalarıyla ilgili yıldızların eşliğinde korkunç okyanusun üzerinde yol alırlar. Mutluluk vaat eden kara, ufkun kenarında beyaz bulutlar gibi göründüğünde dümenci, "Kara göründü!" diye bağırır. Ama birden geminin ufacık bir tahtası kırılıverir ve yara alan gemi karanın dibine kadar gelmişken derinliklere gömülür. Apparent rari nantes in gurgite vasto.¹ Yüzücülerin en beceriklisi baygın bir halde kıyıya ulaşmayı başarır, ancak bu göksel bölgede tek başına yolunu bulmak için sağa sola bakınıp aranırken gözlerinden yaşlar boşanarak kuzeydeki vatanını özler. Böylece sizin cömertçe ortaya attığınız sistemdeki büyük toplamdan birbiri ardına milyonları indirmek gerekir. - Çocuklar, ileride yetişkin erkek olunca üzerlerine demir zırh giyeceklerini düşünerek sevinirler; ama yetişkinler, artık çocuk olmadıkları için gözyaşı dökerler. Bilgimizin ırmağı, akarsu ağzına doğru menderesler çizerek geri geri akmaktadır, akşamlar da sabahlar gibi alacakaranlıktır, Aurora ile Hesperos² aynı gece birbirlerine sarılırlar ve ölümlülüğün duvarlarını delip geçmek isteyen bilge adam, aşağılara kayarak tekrar oyunbaz bir çocuk haline gelir. Haydi bakalım Edwin, şimdi siz çömlekçiyi çömleğe karşı savununuz ve haklı çıkarınız! Edwin: Çömlekçiyle birlikte çömlek de hakkını savunabilirse, çömlekçi zaten haklı sayılır. Wollmar: Cevap veriniz. Edwin: Ben derim ki: O gemiciler, adayı bulmamış da olsalar, yolculuk boşa gitmiş sayılmaz. Wollmar: Yani gözlerinin önünden uçup giden sağdaki ve soldaki pitoresk manzara onları şenlendirdi diye mi Edwin? Bunun için fırtınalarda oraya buraya savrulmalı, sivri kayalıkların yakınından geçerken korkudan titremeli, dağ gibi yükselen dalgaların arasında ölümün ağzına yuvarlanmak korkusuyla katmerli bir dehşeti mi yaşamalı! Artık bir şey söylemeyiniz, sizin her şeyden bir memnuniyet payı çıkarmanız karşısında benim kederimden kaynaklanan sözlerim çok daha inandırıcıdır. Edwin: O halde ben güle erişemediğim için menekşeyi ayağımla ezmeli miyim? Ya da havanın bulutlanıp kararabileceğini düşünerek bu güzel mayıs gününde keyfimi bozmalı mıyım? Ben bulutsuz gökyüzünün maviliğinden içime neşe dolduruyorum ve daha sonra fırtına koptuğunda canımın sıkıntısını bu neşeyle geçiştiriyorum. Mis kokan bir çiçeği, yarın kokusu kalmayacak diye koparmaktan vazgeçmem mi gerekir? Oysa ben, yarın o çiçek solunca onu atarım ve tomurcuğundan yeni sıyrılıp açmak üzere olan genç ve çekici kardeşini koparırım. - Wollmar: Faydasız! Hepsi boşuna! Bir tek keyif ve eğlence tohumunun düştüğü yerde, binlerce acı da filizlenir. Bir tek sevinç gözyaşının damladığı noktada, binlerce umutsuzluk gözyaşı gömülüdür. Şurada, insanın sevinç çığlığı attığı yerde, binlerce böcek can çekişerek kıvranmaktaydı. Bizim sevinç ve mutluluk çığlıklarımızın göklere yükseldiği bir anda, binlerce küfür ve lanetleme de etrafa saçılıyor. Bu aldatıcı bir piyango! Kazananlar o kadar az ki zavallılar biletine ikramiye isabet etmeyen kalabalığın arasında kayboluyorlar. Zamanın her damlası, sevincin bir ölüm ânıdır, uçuşan her toz zerresi, gömülmüş bir hazzın mezar taşıdır. Şu sonsuz evrenin her noktasına ölüm kendi hükümranlık mührünü basmıştır. Atomların her birinde umutları yıkan şu yazıyı okuyorum: Geçti! Edwin: Ama bu "Vardı" da olamaz mı? Her ses bir saadetin ölüm şarkısı olsa bile – aynı zamanda da, her zaman her - yerde var olan sevginin övgü şarkısıdır – Wollmar! İşte bu ıhlamur ağacının altında ilk kez sevgilim Juliette beni öptü. Wollmar (hışımla oradan uzaklaşırken): Genç adam! Ben de bu ıhlamur ağacının altında sevgili Laura'mı kaybettim. 1. (Lat.) "Sadece çok az yüzücü, girdabın üstünde görülür." P. Vergilius Maro. Aen. I, 118. 2. Aurora Roma mitolojisinde şafak tanrıçası, yani seher yıldızı, Hesperos ise Yunan mitolojisinde akşam yıldızıdır.
Sayfa 66 - 67-68-69 Can KlasikKitabı okudu
·
187 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.