Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
Najla Tammy Kepler’ın Teksas’tan Hakikate Yolculuk’u bir doğru yolu bulma hikayesini anlatıyor adeta. Najla Tammy Kepler’ın kafa karışıklığı ve kafa karışıklığını gidermesi ile yol alan sekiz bölüm var. Kendi hayat hikayesini okuturken yazar bizlere de bir ayna tutmayı eksik etmiyor. Hem içimizi huzurla doldurmak hem de düşündürmek gibi bir güzelliği var kitabın… Teksas ve hakikat kelimeleri yan yana çok da gelmez. Ya da benim çok karşılaşmadığım bir durumdur. Belki bir kurgu romanında yan yana gelseler de bir anı olarak ilk defa görüyorum. Doğru yolu bulmak zordur başka dinlerle dolu ortamda, ailede… Yaşamı Hakikat ile Buluşturuyor. Najla Tammy Kepler’ın Temmuz Yayınları ile çıkan Teksas’tan Hakikate Yolculuk adlı kitabında, arayış ve çırpınış içerisinde bulunmanın yanı sıra sabır ve teslimiyetin görüldüğü yaşam yolculuğuna dair anılarını paylaşıyor bizimle yazar. Kafa karışıklığını en çarpıcı şekilde anlatırken okuru sıkmamak en zor olanı. Kepler bunu başarıyor kitabında. Bu artık onun üslubu. Dönemeçleri ve zorlu yolculuğunu anlatıyor kitapta ama biz huzurla doluyoruz. Fantastik bir dünyada değiliz. Bildiğimiz hayatı yaşıyoruz hep birlikte. Hayatın gerçek yüzü var kitabında; Din ve İnanış. Başlıkları bile kitabı anlamak ve o etkileyici, öğretici hakikate ulaşma arzusunu anlatmak için o kadar uygun ki. “Başlangıçta, Kurtuluş, Arayış sürüyor, Dönüm noktası, İşaretler, Tefekkür, Engeller, Aydınlığa doğru” olarak isimlendirmiş anılarını ve kitabını yazar. “İşte böylece yolculuğum başlamıştı. Kendi kendime sordum: “İnancımı güçlendirdikçe, çaba sarf ettikçe ve hayatıma anlam katmak için uğraştıkça selamete ve hakikate daha da yaklaşıyor olacak mıyım?” Ruhumun derinliklerinden umut dolu ve güçlü bir ses cevap verdi: “İnşallah öyle olacak.” Kiliseden apartmana dönüşen bina; kiliseden mescide dönüşen bina… Öyle görünüyor ki içinde bulunduğum binalar bile Hristiyanlıktan İslamiyet’e dönüş yapmamın çok doğru bir seçim olduğunu kanıtlıyordu.” Tüm bölümlerin etrafında döndüğü ana konu Kepler’ın o hiçbir şeyle kapanmayan içindeki boşluk. Najla Tammy Kepler’ın ''Teksas’tan Hakikate Yolculuk’u'' ilk önce içindeki boşluğun sebebini sonrasında ise onu kapatmaya çalışmasını anlatıyor. Yazar bu dönemeçli yolculu nasıl oluyor da nükte ile buluşturuyor? Bunu yaparken bir alaya alma, dini küçük düşürme, her şeyi sorgulama değil anlatılan… Sadece hayatındaki zorlukları anlatmıyor Kepler. Yaşananlara herkesin baktığı zaviyeden bakmayarak ve ince detayları yakalayarak olayların hem zorluğunu, yaşadığı sıkıntıları hem de bardağın dolu tarafını, içinde oluşan huzuru ve sevinci bize iletiyor. “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla… Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O Rahman ve Rahim’dir. Ceza gününün malikidir. Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. Bize doğru yolu göster. '' FATİHA SURESİ Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil.* “Azamet” kelimesi bile Kur’an’ın bu ilk yedi ayetini özetlemeye yetmez. Bu ayetler, İslam’da gördüğüm güzelliğin gerçekten de var olduğunu temin ediyordu. Arapça olarak dinlediğimde, ayetlerin güzelliği kulaklarımı büyülemiş, kalbime ve ruhuma doğru akıp beni huzur ile sarmalamıştı. Görmek için gözlerimi, duymak için kulaklarımı, hissetmek için kalbimi ve inanmak için ruhumu Kur’an’a doğru her yönelttiğimde bu takip ettiğim yolun hakikat olduğuna daha da çok inanıyordum.” Sadece anlatımla değil, benzetmelerde de akıcı bir anlatım kullanıyor Kepler. Kitabının tamamında olduğu gibi betimlemeleri, çevreyi ve insanları bizlere anlatmada da yalın ve akıcı bir dil kullanıyor. Bazı anlar geliyor ki insan okurken “Eee, ama bu kadarını da nasıl hatırlıyor ki?” diye sormadan edemiyor. Çünkü bu kendi yazdığı gençlik anılarında o ortamda bulunan, sohbet ettiği insanların kıyafetlerinden bile söz edebiliyor. KEPLER’IN YOLCULUĞU İlk başlarda Kepler’ın sıra dışı aile yapısını; anne ve babasının ayrılması ve yeni aileler kurması üzerine, kendisini hangi tarafta daha mutlu olduğunu anlamaya çalışması ile geçiriyoruz. Sürekli farklı bir hayata geçmek zorunda kalıyor Kepler. Sonradan üniversiteye başlaması, başarılar elde etmesi, içindeki huzursuzluğu gidermek için hobiler elde etmesi ile kitap şekilleniyor. Bunlara rağmen Kepler bir şeylerin doğru olmadığını düşünüyor ve bunun için etrafa, kendisine sorular yöneltiyor. Bu sorular aracılığı ile kafasında net olmayan şeyleri oturtmaya başlıyor.“ Tanrı’ya inanmak, bu eylemi kelimelerle ifade etmenin çok ötesinde bir durum. Bu inancın en büyük ispatı, yine kişini kendi bilinç ve fiiliyatındadır. Sadece “inanıyorum” diyerek hareketlerimle, inancımla desteklemeden veya dua etmeden iman etmiş olamazdım. Tanrı’nın iradesine tam olarak teslim olmayı arzulamadıkça ve inandığım şey için dimdik ayakta durmadıkça “Tanrı’yı seviyorum” diyemezdim. Eğer “gerçek dini” yaşamak istiyorsam bunu göstermeliydim, aksi halde riyakâr olurdum.” Kitabı okurken kendimize sormadan edemiyoruz “Ben bunu yapabilir miydim?” Çünkü Kepler sadece bulunduğu ortamdan değil kendi ailesinden bile destek görmek yerine çok büyük tepki görmesine rağmen asla doğru olduğunu düşündüklerinden vazgeçmiyor. Sürekli araştırıyor ve sorular soruyor. Üniversitede tanıştığı Müslüman ve Türk olan bir arkadaşı onun bu yolda en büyük destekçisi oluyor. Sorular sorarken de asla inkar boyutuna kaçmıyor. Çünkü günümüzde artık insanlar aklı verenin kim olduğunu unutup Allah’ın emir ve yasaklarını “Benim aklım var bunu düşündüm ve bu benim aklıma yatmadı” ya da “Bu niye böyle? Şöyle daha iyi olmaz mıydı? Böyle olsa daha güzel olurmuş?” gibisinden sözlerle sorgulayarak çizgiyi aşma boyutuna geliyorlar. Kepler ise bunu yapmayıp “Allah en iyisini bilendir” mantığı ile emir ve yasakların özünü anlamaya gayret gösteriyor. Hatta bazı anlar geliyor ki büyüklerimizden o şekilde gördüğümüz ve hiç de neden öyle olduğunu düşünmediğimiz şeyleri, kendisinin yeni girdiği dindeki emir ve yasakları özümseyebilmek adına araştırıp edindiği bilgileri bizimle paylaşıyor. GÖRÜLMESİ GEREKENE IŞIK TUTUYOR Yazar, hayata herkesin baktığı yerden bakmaz. İnce detayları yakalayabilmeli, gerçeği incitmemeli ama aynı zamanda yüzlere anlamlı bir tebessüm kondurabilmeli. Yazarımız tam da bunu yapıyor. Edebi ve edepli bir üslupla kuruyor cümlelerini. Yazdıklarını okuduğumuzda yaşadıklarımızdan izler yakalıyoruz. Bir farkla. Yazar, olaylara kendi bakış açısını ekliyor. Bizlerde aslında ne kadar çok şükredecek şeyin olduğunu görüyoruz. İşte tam bu noktada Kepler’ın hem hayatında hem de yazısında güzel bir iş çıkıyor ortaya. “Müslümanlara ait adların yer aldığı bir kitabı inceledim ve bana uyabilecek bazı isimleri anlamlarıyla birlikte not edip bir liste yaptım. Aralarında çok hoş isimler vardı. “Hanife (mümin kimse), Azize (saygıdeğer ve de değerli kimse), Selma (huzura ulaşmış)” ve benzeri pek çok isim vardı. Benim en çok dikkatimi çeken isim ise “Nejla” idi ve “geniş gözlü” anlamına geliyordu. Aklıma gelen çağrışımlar dikkat, farkındalık, görüş ve aydınlanmaydı. Çevremdeki insanlar benim için “aşktan gözü kör olmuş” ve “hakikati göremeyen” gibi yakıştırmalar yapıyordu. Bu isim onlar için çok güzel bir cevap, benim için ise çok güzel bir hatırlatma olacaktı…” Najla Tammy Kepler’ın kafa karışıklığı ve kafa karışıklığını gidermesi ile yol alan sekiz bölüm var kitapta. Kendi hayat hikayesini okuturken yazar bizlere de bir ayna tutmayı eksik etmiyor. Hem içimizi huzurla doldurmak hem de düşündürmek gibi bir güzelliği var kitabın. Kitabın en sonunda yer alan Kepler’ın küçüklüğünden bugüne fotoğraflarının bulunması da ondaki değişimi görmemizi sağlıyor. Kitap bitince içimizin huzurla dolması ve rahatlama hali yavaş yavaş tüm bünyeye yayılıyor. Anlatılanın mutluluğunda..
Teksas’tan Hakikate Yolculuk
Teksas’tan Hakikate YolculukNajla Tammy Kepler · Temmuz Kitap · 2017737 okunma
··
879 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.