Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

196 syf.
9/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Olmayacak Şeyle­rin Hayalini Kurma Federasyonu olsa, başkanı ben olurdum!
Derin yaralar açtı hayat bir çoğumuzda. Hangimiz inkar edebiliriz bunu? Çoğumuzun kalbinin kan pompalamaya dahi mecali kalmadı. Yaralıyız. Kimimiz yardan, kimimiz anne babadan, kimimiz bir başka yerinden... Ortak noktamız, bilfiil yaralıyız. İşte elinizdeki bu kitap yaralarınıza hitap ediyor. "Benim yaram başka!" demeyin okumadan önce. Eminim hemen hepiniz kendinizden bir parça bulabilirsiniz bu kitapta. "Ayakkabı vurduğunda ayağının arkasında bir yara açılır, ço­rap giydiğinde o yara çoraba yapışır, çorabı çıkarttığında ka­buk kopar ve tekrar kanar. İyileşmesi zaman alır. Ayakkabı­yı çorapsız giyemezsin, çorapla giysen yine yapışır. Aile yara­ları biraz böyledir. Yürümekten vazgeçemezsin ve attığın her adımda canını acıtmaya devam eder." (s. 136) Farklı hikayelerin bir araya gelmesinden oluşuyor eser. Öyle hikayeler ki her biri bir roman olacak nitelikte. Hatta sinema ile ilgilensem çoğundan güzel projeler çıkacağına eminim. Ağlatan, gülümseten, eskiyi anımsatan, yeniye dair düşünmenize yol açan hikayeler var içinde. Çoğunun başkahramanı siz oluyorsunuz okurken. İstemsizce çocukluğunuza, yaşınız biraz ilerlemişse gençliğinize gidiyor -çoğumuz Şermin Yaşar'ın da dediği gibi yaşamadan yaşlandık resmen!- o günleri bir daha yaşıyorsunuz. “Onu öldürecek olan şeyin yaşlanmak olduğunu zannediyor” dedi, “Oysa in­sanı yavaş yavaş öldüren şey yanlış bir evliliktir.” (s. 145) Bir taraftan da "kısmet" diyorsunuz okurken. Kısmetten öte yol yok! (s. 111) Oktay Kaynarca'yı sever misiniz? Hani diyordu ya, sıkma canını, ölümden öte köy mü var be, diye... Tam olarak öyle aslında. Kısmetten öte yol, ölümden öte köy yok. En kötüsü de bunu bile bile dert etmek her şeyi. İnce ruhumuz güçlü duramıyor dünyanın hoyratlığına karşı. Sevgi, özlem, çocukluk, ölüm, anne - baba eksikliği, kimsesizlik, kalabalıklar arasında yalnızlık, yanlış seçimler, yitip giden hayatlar eserde kendine yer ediniyor. Muazzez diye başlayan satırlar delik deşik etti yüreğimi. Başkahramandan çok "Ah Muazzez!" dedim okurken. İnsan böylesi bir sevdaya nasıl kayıtsız kalır? "Sahi Muazzez, sensizliğin yüz öl­çümü ne?" (s. 49) "İhtisas alanım oldun Muazzez. Dosya dosya dizdim seni hayatımın raflarına." (s. 49) "Ben seni terk edilmiş evlerin posta kutusunda bekledim." (s. 51) Hiç aklımda yokken bir Zoom toplantısı ile tanıştım yazarla. Hiç aklımda yokken bir kitabına başlamış oldum. Ondan sonra gerisi geldi. Ve hangi kitabını okuduysam terapi gibiydi. Eserden beklentiniz yok önemli. Hafif hüzünlü biriyseniz, hele ki geçmişe dair yaralarınız varsa ziyadesiyle içine çekebilir sizi. Böyle bir eser neden bu kadar çok elimde kaldı? Vallahi kitabın suçu yok! Bir sınav bitiyor başka bir sınavda buluyorum kendimi. Hayatımın sonuna kadar devam edecek okumak ve öğrenmek ile olan maceram. Kendi adıma oldukça başarılı buldum. Son kitabını okumayı da sabırsızlıkla bekliyorum. Sözü fazla uzatmadan yazarın bir sözüyle son vereyim incelememe: "Kısmetten öte yol yok, çok istersin olmaz ama hiç istemediğin sırada oluvereceği tutar." (s. 111) Hayallerinizin hayatınız olması dileğiyle. Esen kalın!
Gelirken Ekmek Al
Gelirken Ekmek AlŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20196,5bin okunma
··
8,7bin görüntüleme
Mikail Balcı okurunun profil resmi
İncelemelerin alıntılar kadar değer görmemesine kırgınım.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Kitap değil de bittikten sonraki ruh yorgunluğu zorluyor insanı.
Hülya okurunun profil resmi
Okurken hem hüzünleniyor hem gülüyorsunuz.Çok keyifli hikayeleri ve güçlü bir kalemi var.Sizin de elinize sağlık hocam.
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Daha çok hüzünleniyoruz sanırım. Çok teşekkür ederim Hülya Hanım.
Bu yorum görüntülenemiyor
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.