Türkün tâlihi, itâattan koparak parçalara ayrıldığı ölçüde zevâle doğru sürüklenmiştir. Neden gerçeklere itâatten korkuyoruz? Neden nizam ve istikrar uğruna şahsî menfaati hiçe sayarak tek merkez etrâfında birleşmenin bir bekā ve devam şartı olduğunu kendi kendimize sormuyoruz?