Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

3000 YILLIK MUCİZE: FİRAVUNUN CESEDİ
İngiliz Araştırma Ekiplerince Kızıldeniz Sahilinde Toprak Altından Çıkarılıp Londra British Müzesi'nde Teşhir Edilen ve Denizde Boğulan Firavun'a Âid Olması Kuvvetle Muhtemel Bulunan Mumyasız, Hiç Bozulmamış Cesed Hakkında Zafer Dergisi'nin Mayıs 1983 Tarihli 77. Sayısında Yayınlanan Teşhis Yazısı: Dr.Müh. Celâl EDİZ Londra'daki ünlü British Müzesi'ni gezenlerin hayret ve dikkatle izledikleri bir bölüm vardır. Mumyalar bölümü. Bu bölümdeki en dikkat çeciki cesed ise, cam bir fanus içinde bulunan ve secde vaziyetinde duran bir insana aittir. Bu cesedin bütün organları tamdır. Hatta başındaki sararmış saçları ile sakalları dahi rahatlıkla görülebilmektedir. Cesedin en hayret verici özelliği ise mumyalanmamış oluşudur. Bilindiği gibi mumyalanmış cesedlerin iç organlarından bazıları çıkarılmış ve diğer kısımları ilaçlanmış durumdadır. Oysa ki bu cesede el sürülmemiş ve hiç bir kimyevî muamele yapılmamıştır. Acaba cesedlerin birkaç haftada tamamen bozulduğu bilinen bir gerçek iken, bu cesed nasıl olmuş da 30 asır boyunca çürümemiştir, dağılmamıştır? Ve mumyaların dahi zamanla bozulduğu bilinen dünyada bir eşi daha bulunmayan bu cesedin bozulmamasındaki sır nedir? Bu sırrın çözümünü mukaddes kitabımız Kur'an'a bırakıyor ve 1400 sene öncesinden bildirilen ve günümüzde açıklığa kavuşan bu hadiseyi, ayetlere dayanarak açıklıyoruz. Hadisenin anlatıldığı ayet-i kerimelerin numaralarını tek tek verecek ve bunların meallerini kelimesi kelimesine aktaracağız. Böylelikle mukaddes kitabımızın büyük bir mucize olduğu bir kere daha gösterilmiş olacaktır. Ele alacağımız ayetler, Hz. Musa'nın (A.S.) firavun ile olan mücadelesini, ibretli bir şekilde gözler önüne sermektedir. Hz. Musa (A.S.) M.Ö. 1200 yıllarında yaşamış ve hayır ile şer arasındaki mücadele, onun zamanında da devam etmiştir. Bilindiği gibi firavun, onun can düşmanıdır. Bir rüyasında, doğacak bir erkek çocuğun kendisini öldürüp saltanatına son vereceğini gören firavun, yeni doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretmiş, fakat Allah, Hz. Musa'yı (A.S.) muhafaza ederek, ileri yaşlarda peygamberlikle şereflendirmiştir. Firavunun Hz. Musa (A.S.) ile onun mücadelesi onun peygamber olmasından sonra daha da hız kazanır. Firavun, Hz. Musa (A.S.) ile ona iman eden Beni İsrail kabilelerine pek çok eza ve cefaya başlamıştı. Bunun üzerine Hz. Musa (A.S.) ve ona tâbi olanların Mısır'dan çıkıp gitmelerine taraf-ı ilâhiden müsaade verildi. Bundan haberdar olan Firavun, pek kuvvetli bir ordu ile bunları takibe başladı. * Hz. Musa (A.S.) bu takipten kurtulmak için Cenab-ı Hakkın şevkiyle Kızıldeniz kenarına kadar gelmişti. Önlerinde düşman vardı. İşte bu dehşetli vaziyette iken Allah'ın emriyle Hz. Musa (A.S.) asasını denize vurdu. O anda bir mucize olarak deniz yarıldı ve açılan yoldan geçerek selamet sahiline ulaştılar. ** Firavun ve askerleri İsrailoğullarını takip ederken, denizin ayrılmış olan sularını dehşetle görmüşler, fakat kin ve düşmanlıklarından dolayı bir anlık tereddütten sonra onlar da deniz içinde açılan yola girerek takibe devam etmişlerdi. Ancak denizin ayrılmış olan suları tekrar birleşmeye başlamış ve sonunda Firavunla birlikte bütün ordusu, tek bir kişi dahi kurtulamadan sulara gömülmüştür. *** Yine aynı mealde olan Yunus suresinin 90. ayeti, aynen şöyledir: — İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri haksızlık ve düşmanlıkla artlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: "İsrailoğullarının iman ettiğinden başka (Allah) olmadığına inandım, artık ben de müslümanlardanım" dedi. Fakat Cenab-ı Hak firavunun imanını kabul etmemiş ve ona Cebrail (A.S.) vasıtası ile şöyle hitap buyurmuştur: — Ona: "Şimdi mi inandın, daha önce baş kaldırmış ve bozgunculuk etmiştin." dendi. **** Yine aynı surenin 92. ayetinde ise şöyle buyrulmaktadır: "Felyevme mü-necciyke bi bedenike..." Suda gark olan Firavun'a der. "Bugün senin gark olan (Boğulan) cesedine necat (Kurtuluş) vereceğim." ***** Ta ki, senden geridekilere bir ibret olsun. Ve şüphe yok ki, nastan (insanlardan) birçokları bizim ayetlerimizden (Delillerimizden) elbette gafillerdir." ****** Evet, Kur'an haktır ve hakikattir. Ve hiçbir hükmü yanlış çıkmamıştır. Ayetlerde gayet bariz bir şekilde belirtilen firavun hadisesi de, bunun bir başka örneğidir. Çünkü aradan asırlar geçmiş ve dünyada bir başka eşi bulunmayan o cesed, 3000 yıllık bir mucizeyi gözler önününe sermek üzere asrımızın sahillerine (92. ayette belirtilen yere) atılmıştır. Cesedin bulunduğu yer, son derece dikkat çekicidir ve bu mucizenin isbatı için oaşlıbaşına yeterli bir delildir. Çünkü cesed, hadisenin meydana geldiği yerde, kızıideniz'in kenarındaki Cebelein mevkiinde bulunmuş ve onu kızgın kumlar arasından çıkaran İngiliz araştırma ekibi tarafından ülkelerine götürüldü. Cesedlerin yaşını tesbit etmekte uygulanan metodların, günümüzde kesin bir sonuç vermediği kabul edilmektedir. ******* Fakat Karbon 14 metodunun uygulandığı bu cesedin en az 3000 senelik olduğu, yani Hz. Musa (A.S.) devrinde yaşadığı bilinmektedir, ouıün du delillerin, mucizenin isbatı için yeterli olduğu ortadadır. Çünkü ayet ve tefsirler, hadiseyi her bakımdan teyid eder mahiyettedir. Mesela 1144 yılında vefat eden Zemahşerî, Yunus suresinin 92. ayetinin tefsirini aynen şu şekilde yapmakta ve kendisinden 8 asır sonra bulunacak olan bu cesedi, âdeta görür gibi tasvir etmektedir. "... Seni, deniz kenarında bir köşeye atacağız... Cesedini tam, noksansız ve bozulmamış halde, çıplak ve elbisesiz olarak, senden asırlar sonra geleceklere bir ibret olmak üzere koruyacağız. ******** Ayet ve tefsirlerde, firavun cesedi nin "tam" olacağının bildirilmesi, onun mumyalanmamış durumda olacağını da isbat etmektedir. Çünkü mumyalanmış cesedlerin iç organları eksiktir. O halde, bir benzeri daha bulunmayan bu cesed, ayet ve tefsirlere bu noktadan da uygunluk arz etmektedir. Evet, bir cesedin 3000 yıl muhafaza edilmesi, mukaddes kitabımızın sahibi olan Rabbimizin kudretine, elbette ağır gelmeyecektir. Ancak bizler, o secde vaziyetindeki cesedden ibret almalı ve Rabbimizin kudreti karşısında secdeye varmalıyız. ... .. . * Eş şuara suresi 52. ayet. Taha suresi 77. ayet. Ömer Nasuhi Bilmen, Kur'an-ı Kerim'in Türkçe meali ve Tefsiri, Cüz. 11 s. 1426. ** Eş-şuara62,63,64. ***Eş-şuara, 65, 66. ****Yunus suresi 91. ayet, Prof.Seyyid Kutub, Fızılâl-il Kuran b.55. *****Sözler – 373. ******Ö.N.Bilmen, K.K.Meâli, sûre : Yûnus, s. 1425. ******* Piggot, S. The Radio-Carbon Date from Durrington waiis-Antiquity, xxxııı. no. 132,1959, s.289. ********Keşşaf Tefsiri, ait 2, s.251-252
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları- 2.Cilt sayfa 65-67Kitabı okudu
··
392 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.