Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

404 syf.
4/10 puan verdi
Tayyip Erdoğan'ı Sara ile Sarmanın Dayanılmaz Hafifliği
Yalçın Küçük, kendi de kabul ettiği üzere, mermi sıkan değil, kitap sıkan bir yazar. Kitap sıkarken o sıktığı kitabın mermiden daha güçlü olduğunu düşünüyor. Sıktığı kitaplarla cinayetler işliyor. Başkasının cinayetlerini de işliyor kendi tabiriyle. Çünkü başkalarının söyleyemediklerini söyleyerek onların işlemekten imtina ettiği cinayetleri de üstleniyor. Gerçekten de Tayyip Erdoğan ile ilgili eleştirilerinin küçük bir kısmını dahi medyada yaymaya cesaret edecek bir babayiğit bulmak samanlıkta iğne aramaya benzer. Söz gelimi Tayyip Erdoğan’ın saralı olduğu savını kim dile getirebilirdi veya cumhurbaşkanı olabilmek için dört yıllık üniversite diplomasının olmadığını? Bir de Ergün Poyraz dile getirmişti aynı düşünceyi. Daha sonra bu savını genişleterek “Diplomasız” adını verdiği eserle kitaplaştırdı. Takip edebildiğim kadarıyla Türk medyasında Erdoğan’ın üzerine gidenlerin veya Erdoğan’ın karizmasını çizmeyi kafaya koyanların başında Yalçın Küçük ile Ergün Poyraz geliyor. Küçük, Erdoğan’ın “sara” ve “diploma” tarafından vurmaya çalışırken Poyraz, diploma ve “Takunyalı Führer” kitabıyla daha farklı yerlerden vurmaya çalıştı. Tabii bunların hepsi Erdoğan’ı toplum nazarından düşürmeye, Türkiye’yi yönetemeyecek nitelikte biri olduğuna topluma inandırmaya yönelikti. Ne var ki bu savlar vız geldi tırıs gitti, Erdoğan’ın gitgide güçlenmesini durduramadı. Her girdiği seçimde oy oranını biraz daha yükselten Erdoğan, Küçük ve Poyraz gibilerine toplumdan gördüğü destekle gereken cevabı verdi. Gerçi toplumun desteği yeterli görülmemiş olacak ki Erdoğan karşıtı bu savların sahipleri Ergenekon davasıyla hak ettikleri (!) cezayı aldılar. Yaramazlık yapmanın, deşilmesinde sakınca olan yerleri kaşımanın bedelini ödediler. Günümüze gelirsek... Artık Erdoğan’ı “saralı” ya da “diplomasız” olmakla suçlayarak tahttan indirmek gökyüzünü boyamak kadar imkânsızdır. Çünkü atı alan Üsküdür’ı geçmiş, bu savların etkisi balon gibi sönmüştür. Belli ki birileri Erdoğan’ı toplumun gözünden düşürmek, siyaset yapmasına engel olmak istedi, ancak başarılı olunamadığı apaçık ortada. “Epilepsi ile Orgazm” kitabında Tayyip Erdoğan’ın saralı olduğunu kanıtlamaya çalışan Yalçın Küçük “Hasta Despot”ta da (Mızrak Yayınları, 2. baskı, Aralık 2010) aynı tavrı sürdürüyor. 404 sayfalık kitabın yaklaşık 140 sayfası “Epilepsi ile Orgazm” kitabında yer alan “Mediko Politik” bölümünün birebir aynısı. Bir nevi “Epilepsi ile Orgazm”’ın devamı niteliğinde bir kitap hazırlamış, ancak aynı şeyleri tekrarlamaya gerek yoktu. Bazı şeyler temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze koymuş. Sanki biz aptalız da anlamıyoruz. Kitabın sayfa sayısı yarı yarıya kısaltılabilirdi. Pazarlama yöntemi olabilir. Kitap kalın olsun da daha pahalıya satılsın, diye düşünülmüş olabilir. Kitaptan öğreniyoruz ki Tayyip Erdoğan Yalçın Küçük’e beş ayrı dava açmış. Bu davalardan “Caligula” ve “Epilepsi ile Orgazm” kitaplarıyla ilgili olanları reddedilmiş. Diğer davalar kabul edilmişse bile Küçük’ün herhangi bir davayı kaybettiğine dair bir ifadeye rastlamadım. Tayyip Erdoğan’ın “saralı” olduğu savıyla ilgili Küçük’ün en önemli keşfi 17 Mart 2008 nüshalı Milliyet gazetesinde yer alan bir habere dayanıyor. Habere göre Güven Hastanesi’nde ilk müdahaleyi yaparak Erdoğan’ın hayatını kurtaran doktor Güllap’ın uzmanlık alanı “nöroloji”. Haber metnindeki bu önemli bilgiyi âdeta cımbızla çekip alan Küçük, nörolojinin fıtıkla, attan düşmeyle, hiper glisemi ile uzaktan yakından alakasının olmadığını belirtiyor. “Sara nörologların yetkisi dahilindedir.” (s. 352) diyor. Ayrıca Küçük, hastanenin karşısındaki eczaneden alınan ilaçların şeker hastalarına asla verilmemesi gereken ilaçlar olduğu bilgisine de ulaşmış. Bunlarla birlikte daha pek çok bilgiyi alt alta sıralayan yazar, Erdoğan’ın epileptik olduğunu sonucuna ulaşmış. Dolayısıyla Erdoğan’a saralı demesinden dolayı hakkında açılan davanın hükümsüz olduğunu düşünüyor. Çünkü bir hastaya hasta demenin suç teşkil ettiği ne duyulmuş ne görülmüş bir şeydir. Yalnız bütün bunları ileri süren Yalçın Küçük’ün saralı olmanın devlet memurluğuna, cumhurbaşkanı veya başkaban olmaya engel teşkil etmediğini belirtmesi kendi içinde tutarsız olduğuna dair güçlü bir kanıttır. Eğer gerçekten Küçük’ün dediği gibiyse Erdoğan niye 2007’de cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmadı? Çünkü onun savına göre “epilepsi” meselesi gündeme geldikten sonra Erdoğan cumhurbaşkanlığı makamından vazgeçti. Bir megalomanyak gibi kendine çok önem atfeden, kendini “gizli bir el” olarak gören, “mermi değil, kitap sıkan”, kitaplarla bombalayan yazarımız kendisinin epilepsi meselesini gündeme getirmesi üzerine Erdoğan cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturamayacağını anlayınca cumhurbaşkanlığına aday olmaktan vazgeçtiğini ileri sürmekte. Erdoğan ile ilgili her meleseyi kendisiyle ilgili görmek, Erdoğan’ın yoluna bizzat kendisinin taş koyduğunu büyük bir fatih edasıyla böbürlene böbürlene açıklamak herhalde Yalçın Küçük’ü dünyanın en mutlu insanı yapıyor. Çünkü üslubu incelendiğinde yazdıklarından ne kadar zevk aldığı hissediliyor. Yoksa bu kadar kendine değer atfetmek, Dünya adlı gezegenin evrende havada kalmasını kendi sağlıyormuş gibi kibirlenmek başka nasıl izah edilebilir ki? Yazar, “Hasta Despot”ta Roma’daki cumhuriyet rejimini ortadan kaldırıp diktatörlük yönetimine geçen Augustus ve özellikle Caligula dönemlerinden örnekler verip cumhuriyet rejiminin yıkıcısı, tepeleyicisi olarak Tayyip Erdoğan’ı hedef tahtasına oturtmuş. Kendince saralı tanısı koyduğu Caligula ile yine kendince saralı olarak yaftaladığı Tayyip Erdoğan’ı birbirine benzetmiş. “Caligula ya da caligula-familyası ise, ben ekliyorum, bellekleri tümden silmek ve bir zamanlar cumhuriyet olduğunu ve cumhuriyetçilerin yaşadıklarını tümden unutturmak içindir. Bir döküntü ve bir tepeleyici olarak tarih ediyorum.” (s. 145) diyerek zalim ve saralı Roma İmparatoru Caligula ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında bir benzerlik olduğunu ima ediyor. Çünkü eğer ima etmeseydi Caligula ile Erdoğan’ı aynı kitapta anlatmazdı. Buradan çıkan anlam şu ki Erdoğan’ı “cumhuriyetin tepeleyicisi” olarak niteliyor. Kitabı okuyanların kitaptan bu yargıyı çıkarması pek zor değil. Epilepsi mı? Erdoğan’ın epileptik olduğu savı üzerine takip ettiği ipuçları, işaretler, izler Yalçın Küçük’ü tatmin etse de beni pek ikna etmedi açıkçası. Başka okurları ikna etti mi acaba?
Hasta Despot
Hasta DespotYalçın Küçük · Mızrak Yayınları · 201013 okunma
·
172 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.