Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"İSİMSİZ KADINLAR 2."
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir! Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca kendini ormanda hissederdi. Yeşilin en güzel tonu bu kadının gözlerinin içinde gibiydi. Yaşı baya büyüktü. Bende Anneannemi henüz yeni kaybetmiştim. Tüm yaşlılar birbirine benziyordu oda Anneanneme benziyordu. Kanım ısındı birden. Henüz yeni kaybettiğim Anneannemin boşluğunu onun kapatacağına inandım. Yardım etmek istedim. Ama bir şey sorup daha da üzmek istemiyordum. Uzun süre onu bekledim. Sonunda bana donup baktı. Açıklama yapma gereği duydum. “Size yardımcı olmak istiyorum. İyi görünmüyorsunuz. Eğer isterseniz sizi evinize bıraka bilirim.”Dedim. Tamam der gibi başını salladı. Ona evine kadar eşlik ettim. Bizim eve çok yakın oturuyormuş. Bunu onun evine gidince anladım. O günden sonra onu sürekli görmeye gittim. Hiç konuşmuyor, sadece bazen tebessüm eder gibi gülümsüyordu. Onun haricinde sürekli mutsuzdu, somurtkan ve yorgun... Başlarda çok konuşmaya çalıştım ama konuşmayacağını anladığımda bende artık konuşmamaya başladım. Uzun bir süre el hareketleriyle onunla iletişim kurdum. Alışmam zaman aldı bir süre sonra buna alıştım. Gözlerinde derin izler barındırıyordu. Bazen saatlerce bir boşluğa dalıyordu. Sadece uzun uzun ah.. çekişlerini izliyordum. Bir gün ona "seni tanımak istiyorum." Dedim. Birden ağlamaya başladı bir anlam veremedim. Bende ağladım, neden ağladığımızı bile bilmiyordum. O yorgundu. Beli ki yılların yorgunluğu hala geçmemişti, kırışmış yüz hatlarından. Yerinden kalktı ve hemen yanı başımızdaki eski bir çekmeceden bir kalem ve kağıt aldı. O an anladım, artık konuşacaktı benimle. Hayatını bir kağıda döküp paylaşacaktı benimle. Benden mutfağa gidip çay demlememi istedi. Ben mutfakta oyalanırken o yazıyordu. Yazarken ağlıyordu. Bir çok kez ara verdi. Ben mutfakta, kapı aralığından izliyordum onu. Çayı demleyip onun yanına gittiğimde, ağlamaktan gözleri şişmişti. Eliyle kağıdı gizledi, okumamam için. Uzun bir süre daha yazdı. Ben o arada çayımı yudumladım. Bitirince katladığı kağıdı elime verdi sonra bir sayfa daha kopardı ve büyük harflerle “ BU GECE OKU” yazdı. Şu an okumama hazır olmadığını anladım. “Tamam” der gibi başımı salladım. Ellerimden tuttu, öptü ve ağlamaya başladı. Yüzümü okşadı. Bende İstemsizce ağladım. Keşke o an neden ağladığını bilseydim diye geçirdim içimden. Bu gece öğrenecektim onunla ilgili her şeyi. Ama öğreneceklerim beni açıkçası korkutuyordu. Hazır mıydım bilmiyorum. Şu ana kadar bir sır gibi içinde tuttuğu bunca yükü sırtlaya bilecek miydim bilmiyordum. Ona duş aldırıp yatağına uzattım. Mışıl mışıl uyuduğunda kulağına eğilip “iyi geceler Anneanne” dedim. Evime dönüp, odama çekildim. Hemen hızlıca kağıdı alıp okumaya başladım. Şöyle yazıyordu. “O zamanlar yaş ufak tabi. Henüz bazı şeyleri tam anlamıyla kavraya bilmiş değildim. Yaş şimdilerde aldı başını gidiyor. Geçenlerde doksan oldum sanırım. Ama saçlarım otuzumda beyazladı. Ah etmekten, ağlamaktan çabuk yaşlandım. Bana sorarsan ben yıllar önce öldüm. Ama hala nefes alıyorum diye kimse beni gömmüyor. Gerçi insanlar yaşayanı ölüden daha çok görmezden gelirmiş. Bunu daha çocukken öğrendim. Gözlerimi Yetimhanede açtım. Annem babam beni doğar doğmaz terk etmiş. Yetimhanede geçen 7 yıldan sonra bir aile sahiplendi bana. Buna çok sevinmiştim. Yüzlerce çocuk içinden ben seçilmiştim. Oradaki tüm çocuklar kıskanmıştı beni. 'Seçilmiş bir çocuktum ben, özel bir çocuktum.' Böyle düşünüyordu herkes. Buna bende inanmıştım. Aile ne demekti bunu öğreneceğim için çok mutluydum. Neyse, gittik, bir odam, pembe bir yatağım hatta oyuncaklarım bile vardı. İnana biliyor musun? Bir sürü güzel oyuncak. Bir annem birde baba vardı. Üç kişilik bir aileydik biz. Annem bana çok düşkündü. Her sabah kahvaltımı kendi elleriyle yedirirdi. Bir gün Annem eve gelmedi Baba’ya neden geleneğini sordum. Mesaiye kalmış. Mesai ne demek bilmiyordum. Dedim ya bazı şeyleri henüz kavraya bilmiş bir yaşta değildim. Gece geç gelecekmiş annem. O geçe yatağımda uyumaya çalışıyordum. Kapım açıldı birden gelen Baba’ydı. “bir şey mi oldu?” diye sordum. “Bu geçe Annen yok yanında uyuyacağım” dedi. Sevindim. İlk kez Baba’yla uyuyacaktım. Sarıldı bana sıkıca. Kemiklerim ağrıyordu. Kulağıma fısıldayarak “sende sıkıca sarıl' dedi. Sarılmak istemedim. Beni ilk o gün korkutmuştu. Eliyle minicik bacaklarımı okşuyor, ah, oh gibi garip sesler çıkartıyordu. Kitlendim. Hiçbir şey yapmadım. Üzerimdeki tüm giysileri çıkardı. Sadece iç çamaşırlarım kalmıştı. Onu tek hareketle çıkardığında tamamen donmuştum. Gözlerimi kapattım. Korkuyordum. Ne yapmalıyım bilmiyordum. Henüz onlara yeni alışmıştım. Daha bir sene olmamıştı bu eve geleli. Güzel günler hayal etmiştim çocuk aklımla. Ta ki o geçeye kadar. Uyuduğumu sandım ama bayılmıştım. Bunu baba beni banyoya götürüp soğuk suyun altına soktuğunda anladım. Yatağımda kan lekesini görünce tekrar bayıldım. O günden beri kandan korkarım. Baba yatağımdaki kanlı çarşafı değiştirdi. Yeni bir çarşaf serdi ama yatağa her baktığımda kan görüyordum! Baba işaret parmağını set bir şekilde sallayarak bana “sakın Annene bir şey söyleme” dedi. Ne söyleyecektim ki o gece ne olduğunu anlamadım bile. Anladığım tek şey bacak aramda dayanılmaz bir ağrı olduğu ve yatağımda ki gözümün önünden bir türlü gitmeyen o kan lekesi. Annem sabaha doğru odama geldi. Anlımdan öptü. Üzerimi örtü ve odasına gitti. Ben ağlamaya başladığımda o odasındaydı. Gün boyunca yatağımdan hiç çıkmadım. Okula gitmedim. Konuşmadım sonra hiç konuşmadım. Annem beni doktora götürmek istedi baba ben götürürüm dedi. Arabayla uzun bir süre dolaştık arabada o gece yaptığı şeyi tekrar yaptı. Konuşmamam onun için bir mucizeydi. Eczaneye gitti. Bir kaç ağrı kesici falan aldı. Akşam eve dönünce anneme “Doktor üşütmüş” dedi. Annem günlerce beni, konuşmam için zorladı. Konuşmadım, yapamadım çok korktum hala korkuyorum. Konuşursam o geceyi kabul etmiş olurum. Konuşursam küçücük bedenime yapılan bu hakereti kabul ettmiş olurum. Konuşursam oyuncaklarıma ihanet etmiş olurum. Oysa ben şu ana kadar hala hayataysam o geceyi yok saydığım içindi. Annem beni pedagoga götürdü. Orda ani bir tramvaya bağlı geçi süreliğine şok, dediler. Rüyasında korkmuş ola bilir dediler.Doktorum bu tür vakalarla sık sık karşılaştığını söyledi. Bir süre sonra geçermiş. Ama hiç geçmedi... Doktorum böyle diyince Annem yatıştı. Rüya görüp korktuğum için konuşmadığımı sandı. Sonra tekrar mesailerde kaldı. Baba tekrar geldi ,sonra tekrar, sonra tekrar. Bu böyle yıllarca devam etti. Mesailerden nefret ettim. Bu mesai denilen kişiyi eğer tanıyor olsaydım ona "Annemi yanında tutmamasını bana her gece göndermesini" söyleyecektim. Ama mesaiyle hiç bir zaman tanışmadım. Mesainin bir kişi olmadığını anladığımda 12 yaşındaydım. O gece yine Annem gelmedi. Baba yanıma geldi ve yine üzerimdeki elbiseleri indirmeye başladı. Henüz yeni yeni sivrilmiş meme uçlarımı ağzına almış garip garip sesler çıkarıyordu. O gece karar verdim. Ya konuşacak yada ömrüm boyunca susacaktım. Konuşamadım. Yapamadım. Oyuncaklarıma ihanet edemedim. Hiç bir zaman yapamadım... Annem konuşmama mı kabullenmişti. Baba duşa girdi. Saate baktım gece yarısını çoktan geçmişti. Mutfağa geçtim. Elime bir bıçak aldım. Baba kendi odasına geçmişti. Bıçağı arkama sakladım. Kapıyı yavaşça açtım. Baba beni görünce şaşırdı. “Seni küçük velet demek doymadın. Sana sende bir gün zevk alacaksın demiştim” deyip kahkaha atmaya başladı. O an bir kez daha emin oldum "o gebermeliydi." Hemen soyunup uzandı bacaklarını ikiye ayırıp gel der gibi işaret etti. Yavaş yavaş yanına yaklaştım. Beni kucağına aldı, öpmeye başladı. Midem bulandı. Garip garip sesler çıkartmaya başladığında gözlerini kapatmış ve kendinden geçmişti. Bıçağı İki elimle sıkıca kavradım. Ve sessizce cinsel organına dayadım. Tüm gücümle bastırıp çektim. Müthiş bir çığlık kulaklarımda yankılandı. Beni var gücüyle itip kafamı karyolaya çarptı. Baygınlık geçirdim ama bayılmadım, bayılmamalıydım. Acı çektiğini görmeliydim. O an onun acı çektiğini görmek hoşuma gitti. Onu izledim. Yüzümde hınzır bir gülümseme vardı. İşte şimdi ikimizde kaybetmiştik! Yerde kanlar içinde çırpınırken ağlaması ve acı çekmesi beni mutlu ediyordu. 5 yıl boyunca bana çektirdiği tüm acı izleri o gün onun kanıyla temizledim. Kan kaybediyordu hem de çok fazla sonra birden kapı açıldı Annem içeri girdi. Önce bana sonra babaya baktı. Ağlamaya başladı. İlk kez erken gelmişti keşke o günde gelmeseydi. Her şeyi anlamıştı. Neden sustuğumu da. Baba kan kaybından öldü. Annem ani bir sinir ve üzüntüye bağlı travma sonucu ferç geçirdi. Yıllarca yatağa bağlı yaşadı. Uzun süre ona baktım. Her gece ağlıyordu. Ben de ona bakıp ağlıyordum. Sürekli benden onu affetmemi istiyordu. Polislerin babayı kim öldürdü sorusuna Annem “ben öldürdüm” dedi. Neden öyle bir şey yaptığını bilmiyorum. Belkide yıllarca beni anlamamasının ona yaşattığı vicdan azabını bu şekilde gidermeye çalıştığı içindi. Ben ne zaman büyüdüm bilmiyorum. Belkide hala 7 yaşındayım. Ama o gün öldüm buna eminim inan bana o gün öldüm. Her zaman mezarlığa gidiyorum. Annem orda, Baba orda, bir gün bende orda olacağım. Ve sana yemin ederim ben o ikisinden önce öldüm. Şimdi ben, yıllarca içimde sakladığım bu yükün ağırlığını şu satırlara yükledim. Bir kuş gibi hafifledim. Yıllarca Allah’a dua ettim “Allah’ım ne olur beni bu yükle yanına alma.” Seni karşıma Allah çıkardı. Buna inanıyorum. Sende inan. Ve benim için üzülme ben bu dünyadan çekip gidersem eğer bu benim bu hayata karşı kazandığım ilk zafer olacak. Ve sen sadece sevin benim için. Bu satırlar sana ağırlık değil, yük değil tam tersine bir kanat olsun ben her şeyi bir başıma sırtladım. Senden tek isteğim benim gibi yüzlerce çocuk var bu dünyada onlarında kanatları ol. Ben sustum onlar susmasın!” Mektup bitince ağladığımı fark ettim. Ayağa kalktım ve dışarı çıktım. Anneanneme gitmek istedim. Onun evine vardığımda hala yatağındaydı. Ama nefes almıyordu. O an anladım ölmüştü. Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. Mutluydu duaları kabul olmuştu. Yıllarca yüreğinde taşıdığı yükü bir sayfanın arasına sıkıştırmış ve mutlu gitmişti. Eğilip anneannemin kulağına "sana söz veriyorum, asla korkup sessiz kalmayacağım. kanat olmadığıma ses olacağım"dedim. Anneannem su an o mezarlıkta baba ve çok sevdiğini annesinin yanında. Onu görmeye gidiyorum. Onunda beni gördüğüne eminim...
SİRYA
SİRYA
İnstagram/ 👉 instagram.com/_1_kadin?igshid...
··1 alıntı·
15,2bin görüntüleme
Mehlika okurunun profil resmi
Böyle şeyler okuyunca sürekli aklıma geliyor.Etkisinde kalıyorum uzun süre. Biz sadece okuyoruz ama yaşayanlar ne yapıyor Rabbim kimseye yaşatmasın 😔
Çağatay Gülle okurunun profil resmi
Çok yazık ki günümüzde de hala kızı erkeği olmaksızın bu tür cinsel istismarlar ve tecavüzler yaşanan olaylardan bir tanesi malesef 😔😔 İlk seferde sesini çıkarmadığı için 5 yıl boyunca o iğrenç acıyı çekmiş ve ömür boyu da etkisinde kalmış genç kızın hikayesi. Sessiz kalmak hiç bir zaman çözüm olamaz bu daha da kötüye gitmesine yol açar ve bu tür olayların cezası yükselmeği taktirde küçük çocuklara bu iğrençliği yapma cesareti bulacaklar malesef 😔😔 Susma sustukça sıra sana gelecek...
Birtuhafokuyucu okurunun profil resmi
Umarım o "baba" gibiler acıyı en derinden yaşar hiçbir kız çocuğu bunu haketmez
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
naciye okurunun profil resmi
Allah'ım lütfen gerçek olmasın dediğimiz bir hikaye daha .😔
Bu yorum görüntülenemiyor
Hadi Güler okurunun profil resmi
Kurgu mu, gerçek mi..?
✧ мυкανι̇мє ✧ okurunun profil resmi
Ahhh gözlerimden seller akıyor...🥺😥😥
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.