Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kelime -i Tevhidin Sahih Olmasının Şartları
Kelime-i Tevhid-i ancak şuurlu bir şekilde ve tam bir inançla söyleyenler Müslüman olurlar. Akaid hususunda taklid caiz olmadığı için inanç esaslarını her Müslümanın bilerek ve farkında olarak iman etmesi şarttır. Kelime-i şehadet getirip (icmali imanla)müslüman olan kişinin imanını sürdürebilmesi için o kişide şu şartların bulunması gerekir. 1) Bu Kelimenin Anlamını bilmek "Bugüne kadar çocuklarımıza, gençlerimize ve yaşlılarımıza insan kelime-i tevhid ve kelime-i şehadet'i söylerse Müslüman olur diye öğrettik. Esasında bu sözleri söyleyen insanlar gerçekten müslüman olmazlar. Bu sözlerin anlattığı manaya gönülden inanmayanlar Müslüman olmazlar. Bu sözlerin anlattığı manaya Gönül bağlayıp, kalben bağlanmış, insanlar Müslüman olurlar... Manalar olmadan kelimeler bir değer ifade etmezler. "Bil ki Allah'tan başka ilah yoktur." Muhammed,19 "Ancak bilerek hakka inananlar . " Zuhruf, 86 2) Kalben İnanmak "Dışlanmaktan ve aşağılanmaktan kurtulmak ve Müslümanların elde edeceği nimet ve faziletlerden yararlanmak için) İnsanlardan (öyle) kimseler vardır ki, “biz Allah’a ve ahiret gününe inandık derler.” (Ve öyle gözükürler.) Halbuki onlar inanmış değillerdir.". Bakara 8. Ayet (Bu münafıklar) İman edenlerle karşılaştıklarında (sadık din ve dava ehliyle bir arada bulunduklarında): “Biz de iman etmiş kimseleriz (ama İslam’a hizmet için kâfirlerle zahiren işbirliği görüntüsü vermekteyiz; sakın bizden şüphelenmeyiniz!)” derler. (Ancak) Şeytanları (ve şer odaklarıyla gizlice buluşup) baş başa kaldıklarında (ise); “Şüphesiz biz (asıl) sizinle beraberiz, (sizin hedeflerinize hizmet etmekteyiz.) Biz (mü’min ve Müslüman kesimleri sadece idare ve) istihza etmekteyiz” (zira “onların desteğini almak mecburiyetindeyiz”) derler. Bakara 14. Ayet "Bedeviler (her asırdaki cahil, gafil ve menfaatçi kesimler; kavim ve kabilesiyle övünen cahil kimseler): "Biz de iman ettik" derler. (Onlara) De ki: "(Hayır) Siz (hâlâ) iman etmediniz; ancak (mecburen ve görünüşte) İslam (veya teslim) olduk deyin.” (Çünkü) İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resulüne (tam iman ve) itaat ederseniz (Kur’an ve Sünnet ölçülerine göre hayatınızı düzenlerseniz), O (zaman Allah CC) sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmeyecek (ve emeklerinizi boşa vermeyecektir). Şüphesiz Allah, çok Bağışlayandır, çok Esirgeyendir. Hucurat 14. Ayet Meali 3) Şüphe ve Tereddüte Düşmemek "(Hakiki) Mü’minler ancak o kimselerdir ki: Allah’a (Kur’an’ın hükümlerine) ve Resulüne (Hz. Peygamberin öğretilerine tamamen ve samimiyetle) iman getirirler; sonra hiçbir kuşkuya (ve korkuya) kapılmadan (ve asla Hakk’tan caymadan) mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad ederler. İşte bunlar, (iman davasında) sadık olanların ta kendileridir." Hucurat 15. Ayet (Ey Nebim!) Hayır (onların zannettiği gibi) değil; Senin Rabbine andolsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde Seni hakem kılıp, sonra Senin verdiğin hükme, (hem de) içlerinde hiçbir sıkıntı (ve gizli itiraz) duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, onlar hakkıyla iman etmemişlerdir. (Çünkü iman; Ayet ve Hadisleri kutsal ölçü edinmeyi gerektirir. ) Nisa 65. Ayet 4) Dini Yalnızca Allah'a Has Kılmak Diğer Tüm Din ve İdeolojileri Redetmek İmanın bir diğer ifadesi de "Allah'a iman ve tağutu redetmektir. "Şunu iyi bil ki, gönülden ve kayıtsız şartsız bir itaate lâyık olan, yalnızca Allah’tır! Fakat kendilerine O’nun yanı sıra boyun eğmeye lâyık birtakım dostlar edinen müşrikler, bu çirkin davranışlarını güya mazur göstermek için, “Biz bu putlara, doğaüstü güçlere, tanrısal nitelikler yakıştırdığımız dînî ve siyâsî önderlere ve büyük insanlara, sadece bizi Allah’a yakınlaştırsınlar diye tapıyoruz! Biz âciz kullar doğrudan Allah’a yalvarmak yerine, O’na bizden daha yakın olanlar aracılığıyla kulluk ediyoruz!” derler. Oysa Allah, sırf etrafındaki yakın “dostlarını” memnun etmek için ve onların aracılığıyla ihsanlarda bulunan, aksi takdirde kimseye bir şey vermeyen cimri bir ilâh olmadığı gibi, yönetimi altındaki insanların kalbinden geçenleri bilmeyen, bu yüzden de aracılara muhtaç olanlar gibi âciz de değildir. Hiç kuşkusuz Allah, bu inkârcıların anlaşmazlığa düştükleri bütün tartışmalı konularda, Hesap Günü aralarında hükmünü verecektir! Doğrusu Allah, hem kendisine, hem de diğer insanlara karşı yalan söyleyen ve kendisine bahşedilen bunca nîmetlere karşı nankörlük eden kimseleri,nihâî anlamda başarıya ve kurtuluşa ulaştırmaz, doğru yola iletmez!" Zümer 154. Ayet Meali Ey insanoğlu! Hiç kuşkusuz, hakîkatin ta kendisi olan ve mutlak doğruyu ve gerçeği gösteren bu Kitabı sana Biz indirdik; o hâlde, arı duru bir inançla Allah’a yönelerek ve yalnızca O’nun otoritesine boyun eğerek O’nakulluk ve ibâdet et! Zümer 2. Ayet " De ki: “Bana, dini yalnız Allah’a halis kılarak (her konuda Kur’an’ı ve Resulüllah’ı ölçü alarak) O’na (ihlas ile) ibadet etmem emrolunmuş bulunmaktadır.” Zümer 11. Ayet De ki: “Ben dinimi (her konuda esas alıp uyacağım hayat prensiplerimi) sadece O’na has kılarak (Kur’an ve Sünneti ölçü tutarak) Allah’a ibadet ederim.” Zümer 14. Ayet Tağut’a (zalim yönetimlere ve şeytani düzenlere) ibadet ve hizmet etmekten kaçınan ve içtenlikle Allah’a yönelip bağlananlara gelince, onlar için (kutlu ve mutlu bir) müjde vardır; bu nedenle (tağuti otoritelere tâbi olanlara değil) Benim (sadık ve samimi) kullarıma müjde ver (ki onlar nasipli ve şerefli kimselerdir). Zümer 17. Ayet meali Oysa onlar, Dini sadece O’na halis kılan hanifler (Allah’ı birleyenler) olarak, ancak Allah’a kulluk etmek, namazı dosdoğru ikame edip (huzur ve şuurla yerine getirmek) ve zekâtı vermek dışında (yanlış ve yararsız şeylerle) emrolunmamışlardı. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din bu (İslam)dır. Beyyine 5. Ayet meali Buradan sıralamış olduğumuz ayeti kerimeler gösteriyor ki Allahu Teala, İslam'a hiçbir şey beklemeden ve çıkarmadan kabul edenleri Müslüman sayıyor. İçinde bulunduğumuz toplumda bazları bir yandan ben de müslümanım demekten kendini alamıyor, bir yandan da İslam'ın dışında çeşitli ideolojileri de benimsemekten geri durmuyor. Birçoklarıda İslamla onların birbirine zıt şeyler olduğunu hiç düşünmüyor. Hatta ve hatta bazıları çeşitli beşer ideolojilerini de İslam'a yamamaya çalışıyor. "Müslümanım ama laikim" "Müslümanım ama sosyalistim " "Müslümanım ama çağdaşım " gibi cümleleri kuran çok sayıda insan var. Bu din Allah'ın dinidir. Dilin kemiği yoktur. Herkes bir şey söylüyor. Ama söylenen şeyler kurtuluşa vesile olacak ölçüler içerisinde olursa bir anlam ifade eder. Bunlar ya akıllarını çalıştırmayacak kadar zavallı insanlar, ya da çeşitli hesaplar peşinde koştukları için zoraki ben de müslümanım deme ihtiyacı hissedenlerdir. "Onlar hâlâ cahiliye hükümlerini (Kur’an’ın tabii ve temel hukuk kurallarına, evrensel insan haklarına ve en güzel İslam ahlâkına aykırı düzenleri) mi arıyorlar? Kesin bilgiye (yakine) dayanan sağlam inanca sahip bir topluluk için, hüküm ve hikmeti (kural ve prensipleri) Allah’tan daha güzel (ve mükemmel) olan kimdir? " Maide 50 . Ayet 5) Kâfirlere meyletmemek, onları dost kabul etmemek İslâm bir inkılap yapmış ve cahiliye hayatına ait ne varsa kökünden silip atmıştır. Gayrimüslimlere özenmeyi, onlara benzemeyi kesin bir şekilde yasaklamıştır. "Buna rağmen) İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını (O’na) ’eş ve ortak’ tutanlar (ve bazı kulları tanrı gibi kutsayanlar) vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi sevmektedirler. (Halbuki) İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri (herkesten ve her şeyden) daha kuvvetli ve şiddetlidir. (Başkalarına Allah’tan daha çok sevgi ve saygı göstermekle) O zulmedenler (insanları Allah’tan üstün gören ve İlahi kanunların uygulanmasını engelleyen zalimler), azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi (ve düşünüp anlasalardı…) " Bakara 165. Ayet meali Ey iman edenler! Sizden olmayan ve sizinle aynı inancı, aynı hedefleri paylaşmayan gerek kâfir, gerek münâfık olsun, hiç kimseyi kendinize yakın bir sırdaş, bir müttefik ve samîmî bir dost edinmeyin! Çünkü onlar, size fenâlık etmekten asla geri durmazlar; hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Size karşı kin ve düşmanlıkları, ağızlarından taşmaktadır. Baksanıza, sürekli aleyhinizde propaganda yapıyorlar. Kalplerinde gizledikleri nefret ise, açığa vurduklarından çok daha büyüktür! Eğer aklınızı kullanıyorsanız, işte zâlimleri tanıyıp onlardan korunmanızı sağlayacak ayetlerimizi size açıkça bildirdik! Ali İmran 118. Ayet Meali "Ey iman edenler! Eğer (kısmen veya tamamen Kur’ani hükümleri) inkâr edenlere itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri (bâtıla) çevirirler, böylece büsbütün hüsrana (ziyana ve iflasa uğrayanlara) dönüp (o şaşkınlık ve perişanlık içinde kalırsınız)." Ali İmran 149. Ayet Çünkü onlar, müminleri bırakıp kâfirleri kendilerine dost ediniyorlar. Onların yanında yer almakla izzet ve şeref kazanacaklarını mı umuyorlar? Onlarla dost olmakla, onların hayat tarzını, kılık kıyafetini, kültürünü taklit etmekle şeref ve onur kazanacaklarını, üstünlük elde edeceklerini mi sanıyorlar? Ne kadar da yanılıyorlar! Çünkü izzet ve şeref, tamamen ve yalnızca Allah’a aittir. O hâlde, gerçek anlamda onur kazanmak isteyen, yalnızca Allah’a kul olmalıdır. Kâfirlerde onur aramak şöyle dursun, gerekirse onlarla birlikte oturmaktan bile sakınmalıdır. Nisa 139. Ayet Ey iman edenler! İnananları bırakıp da, Allah’ın ayetlerini inkâr eden münâfık ve kâfirleri başınıza yönetici ve dost edinmeyin! Böyle yaparak, kendi aleyhinizde Allah’a açık bir delil mi vermek istiyorsunuz? Elbette istemezsiniz, değil mi? (Çünkü kâfirleri dost edinmek, münâfıklığın açık bir delilidir ve bunun cezası da çok şiddetlidir..) Nisa 144. Ayet Ey iman edenler! (Fitne çıkarmamak, anarşi ve ahlâksızlığı kışkırtmamak ve karşılıklı hak ve hürriyetlere saygılı bulunmak şartıyla; onlarla birlikte yaşayın, komşuluk yapın, ülke ve bölge nimetlerini paylaşın, ilmi ve iktisadi konularda yardımlaşın, ama gerçekten iman ediyor ve gereğini yapmaya razı ve hazır bulunuyorsanız, sakın ha!) Yahudilerin (ırkçı emperyalist kesimlerini ve yine haksızlık ve ahlâksızlık hedefleyen bazı) Hristiyan (merkezlerini) veliler (yöneticiler) edinmeyin. (Onları dost ve dürüst zannedip, kendinize idareci, karar verici olarak kabullenmeyin. Zulüm ve hıyanet örgütlerine ve girişimlerine destek vermeyin.) Onlar, (sizin değil) birbirlerinin dostları ve destekleyicileridir. (Artık) Sizden her kim onları dost (ve rehber) edinip (peşlerine giderse), kesinlikle o da onlardandır. Şüphesiz Allah (Siyonist Yahudilere ve emperyalist Hristiyanlara değer ve destek veren ve Müslümanlara hıyanet eden) zalimler topluluğuna hidayet etmez (onların iman nurunu karartır). Maide 51. Ayet meali "Ey mü’minler!) Sizin (gerçek) veliniz (sahibiniz ve destekçiniz) ancak Allah’tır, O’nun elçisidir, rükû ediciler (İslam nizamına boyun eğiciler) olarak namazı dosdoğru yerine getiren ve zekâtı veren mü’minlerdir." Maide 55. Ayet meali Resulullah s.a.v. efendimiz de şöyle buyuruyor "Müminden başkasıyla arkadaşlık yapma."İmam Ahmed, Darimi) İnsan sosyal bir varlıktır arkadaşından ve çevresinden etkilenir. Bu konuda birçok hadisi şerif mevcuttur dini hayat hiç bir saplantı bulaşmadan sürdürmek için salih bir çevre şarttır. Bunun için Rabbani alimlerin vaaz Ve irşadlarıyla beslenen bir cemaatin içinde ve çevresinde bulunmaya çok fazla ihtiyaç vardır.
··
544 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.