Uzun Hikaye, Mustafa Kutlu Dergah Yayınları 2016 114 sayfa Okunma: Nisan 2022 Kitap Yorumu: Hani çocukken dinlediğimiz bazı masallar vardır, ilk defa duysak bile içimizde yer edinir ve tanıdık gelir. Mustafa Kutlu’nun kaleme aldığı Uzun Hikaye de tam olarak böyle. Okudukça olayların ve karakterlerin hayatımızın içinden oluşu öylesine tanıdık geliyor ki sanki bir hikaye okumuyoruz da bir yazar ile sohbet ediyoruz. Uzun Hikaye bizi anlatıyor, bizden olanı. Kitabın ismi Uzun Hikaye ama son satırları okuyup kitabın kapağını kapattığımda böylesi geniş bir yaşamı dolu dolu anlatmak nasıl böyle ince bir kitaba sığar diye düşündüm. Kitap parti davalarını, yolsuzluğu, adaletsizliği, aşkı, sevgiyi, ayrılılığı, kavuşmayı ve hüznü barındırıyor içinde. İsminin anlamı da buradan geliyor bence. Bir hikaye ile birçok hikayeye ışık tutuyor. Ben yaşanan hüzünlere rağmen içim sımsıcak olarak okudum kitabı. Ali’nin Münire’ye olan aşkı, Münire’nin ailesinin baskısı yüzünden kaçmalarıyla Ali’nin lakabı “sinemayı yakıp Münire’yi kaçıran Bulgaryalı Ali” olarak kalıyor. Kaçıp izlerini kaybettiriyorlar ancak kalacak yerleri yokken bir tren vagonunu ev haline getirip orada yaşamaya başlıyorlar. Gel zaman git zaman Münire ikinci çocuklarına hamileyken karnında bebeğiyle ölür ve hikayenin çarkı burada dönmeye başlar. Ölümler, geride kalan çocuklar ve aileler beni her zaman hüzünlendiriyor. Böylelikle Mustafa ve Ali, Münire olmadan hayata tutunmaya çalışır. Uzun Hikaye bir baba oğul hikayesi. Hayatı oradan oraya savrulmakla geçmiş hiçbir yere kök salmamış sosyalist lakaplı Ali’nin hayatını oğlu Mustafa’nın ağzından okuyoruz. Benim hikayede sevdiğim şeylerden biri geçmiş ve gelecek arasındaki geçişlerin çok iyi olmasıydı. Ali haksızlık karşısında susmayan, hakkını arayan, mücadele eden ve bunu gittiği her yerde belli eden bir karakter. Bu yüzdendir ki gittiği yerlerde de bu sebeplerle orayı terk etmek zorunda kalmıştır. Bence Uzun Hikaye de okumak kaçmak ve daktilo ise geri dönmekti. Hem baba, hem oğul... İkisi de okuyarak kaçıp yazarak geri döndüler sanki. Hikaye bir tren yolculuğuyla başlayıp yine bir tren yolculuğuyla bitti. Başladığı cümleler ile biten hikayelere ayrı bir ilgim var hep. En uzun hikayelerin sonu da bizi başladığımız yere götürür bence. Çünkü bir dairede birbirine en yakın iki nokta aynı zamanda birbirine en uzaktadır. Kitaptan uyarlanan filmleri izlemeden önce kitabı okumayı tercih ederim her zaman çünkü senaristler ve yönetmenler ne kadar iyi olursa olsun yazarın anlattığı ve okurun zihninde canlandırdığı şekilde gözler önüne seremez. Genelde kitaptan uyarlanan filmler bana istediğimi vermez ama Uzun Hikaye filmini sevdim. Oyunculuklar ve dönemin atmosferi çok iyiydi. Kitaptaki repliklerin birebir halinin kullanılması hoşuma gitti. Ama bana sorarsanız ben yine de filmi değil kitabı tercih ederim. Bir noktada eksik kalıyor bence. ALINTILAR Sayfa 12 Ancak hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep öyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar, ışık söner, her şey darmadağın olur. Nitekim babam için de öyle olmuş. Sayfa 17 Ben işte, tuhaf bir şey, yollarda doğmuş, yolculukta büyümüşüm. Elbette ki bir kazanın nüfus kütüğüne yapılmış kaydım, ama oralı değilim ki. Nereliyim acaba? Bunu kendime de sorar, bir cevap bulamam. Coğrafyaya, mekâna dair bir bağlanma, bir aidiyet duygusu yok bende. Zihnimi eşiyor, hafızamı yokluyorum. Hep yollar, kıvrılıp giden tozlu yollar, eski dökülen otobüsler, kamyon karoserleri, tiren rayları, vagonlar, kurum vs. Sayfa 19 Dünyada ne adamlar var, yüzü insan içi odun. Neyse. Sayfa 69 Kaderin yayı kurulu durur, vakti gelince boşalır. Sayfa 72 Ah bu küçük kasabalar, her biri birer karşılıksız sevda cehennemi. Karşılıksız aşkların törpülediği gençlik. Sayfa 88 Solunan hava, yüzülen su, oturup-kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir. Sayfa 112 Bana yaz dedi, gider gitmez yaz. Yazacağım elbet, ama ne yazabilirim ki? “Ne yazabilirim” diye kendi kendime sorduğumda zihnimden okuduğum kitaplar gelip geçmeye başladı. Roman kahramanları, acılar, yolculuklar, aşklar

Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336,2bin okunma

·

181 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nisa