Hayatının son zamanlarını dervişçe yaşadı. Kitap yazmayı, çocuk okutmayı bırakmadı.
Bir rivayete göre, Pazartesi günün büyük bir kısmını zikir, taat, ibadet ve tilavetle geçirdi. Gecenin fecrinde abdest tazeledi, sabah namazı kıldı. Sonra kefen istedi.
Onu öpüp başının üstüne koyup, yüzüne sürdü. "Ey benim Allah'ım, malikim, emrin başım gözüm üzerine olsun." dedi. Yüzünü kıbleye çevirdi ve uzandı. Bir de baktılar ki, ecel şerbetini içmiş, Rabbine kavuşmuş.