Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
10/10 puan verdi
I LOVE YOU DİYE YAZILIR SENİ seviYORum DİYE ÇEVRİLİR(Anların hakikati)
Kitabı beğendim ve diğer okurlara tavsiye ederim. Çehov büyük bir öykücü ve eserlerinde neredeyse hiç kelime israfı yapmadan,hepimizin kendimizden dıştan ya da içten öykü kahramanları ile empati kurabileceğimiz insan hikayeleri anlatıyor. Bu eseri özellikle realist bir bakış açısıyla yazılmış. Öykü kahramanı Laptev’in sorgulayıcı dünyasından evlilik kurumunu masaya yatırarak okuyucuyu içsel bir sürü sorgulama ve cevaplanmamış soru ile bırakan bir küçük roman.Roman okuması boyunca en çok sorduğum soru şu oldu,insanlar geçmişten günümüze evlenirken her zaman gönül birlikteliği ve aşk duygularını en önemli değerlerin başına alıyorlar mıydı? Bu incelemeyi yapmadan önce evlilik kurumunun tarihsel gelişimi hakkında bir parça araştırma yapma gereği duydum çünkü bir meseleyi hakikati ile anlamak kaygısında isek bir bütün halinde öncesini de dahil ederek anlamaya çalışmamız gerektiği konusunda Goethe gibi düşünüyorum. Genç olmadığı kadar çekici olmayan Laptev,güzel ve çekici bir vücuda sahip aynı zamanda dindar Yulya’ya aşık olur ve evlenme teklif eder.Yulya belki de taşra sıkışması durumundan sebep başka kısmeti olmayacağı zannıyla evlenme teklifini kabul eder.Laptev teklifi kabul edildiği andan itibaren genç ve güzel karısının kendisine neden evet demiş olabileceğini sorgulamaya başlar.Zira şunu çok iyi biliyordur ki Yulya tarafından kendisi gibi büyük bir aşkla sevilmemektedir ama birgün sevileceğini umarak(işte bu tam da hastalıklı zarar veren bir umut örneği). Öykünün bir yerinde aşk olmasa da kadın ve erkeğin birbirine duyduğu saygı ve felaketler,sevinçleri elele karşılama birlikteliği ile olgun bir duygu yaşanabileceğini anlatmaya çalışır Çehov.Ama kim kimi kandırıyor ki.Ruh ve tutkudan yoksun ve başı sonu ortası hep bilinebilecek bir ilişki çeşidini olgun ve ideal olabilecek bir ilişki tarzı olarak belki de öneriyor elinizdeki ile yetinin diyerek.Zira mutlu olmalıyız ya her şey mutluluğa hizmet etmeliya.. Evliliğin tarihsel gelişimine baktığımızda avcı toplayıcı topluluklarda üreme içgüdüsü temelli yaşanan cinsel birliktelikler olarak bir başlangıç yapılmış daha sonra tarım devrimi ile mülkiyet ‘in doğması sonucunda ritüeller eşliliğinde kanunlarla onaylanan evlilikler yapılmaya başlanmış.En erken dönem kaynaklarına MÖ 2000 lerde Babiller de rastlıyoruz.Mülkiyet’in devri en temel mesele görüldüğü için meşru olan çocuğa mal mülk bırakılması kanunlarla esas altına alınmış.Gayri meşru doğumları engellemek için oldukça ağır cezalar tatbik edilmiş mesela zina yapan kadınlar su da boğulmuş erkeklerin ise malları müsadere edilmiş. Evliliklerin ilk ortaya çıktığı dönemlerde çiftliği ve evi çekip çeviren anlamında karı koca kelimeleri doğmuş. Birbirini tanımayan özellikle güçlü aileler arasında gücü daha da birleşerek artırma amacıyla aile onaylı evlilikler yapılmış. Eşlerin birbirine aşık olması utanç verici bulunmuş,putperestliği çağrıştırdığı gerekçesiyle kötülenmiş. Bu anlayışlar Sanayi Devrimi’ne kadar sürüyor tâbiki. Sanayi Devrimi ile beraber kadınlarında emek gücüne katılması ve belli bir güç elde etmesi evlilik kurumunu başkaca bir evreye sürüklemiş.Roma döneminde bir soylu nun şu bakış açısı ‘ zevklerimiz için metreslerimiz,kendimiz için cariyelerimiz,çocuklarımız içinde eşlerimiz vardır.’ artık kabul görmemeye başlamış.Dünya Savaşları ile erkeklerin kaybı ile birlikte kadınların büyük bir işgücü olarak ortaya çıkması ve güç kazanması özellikle son yüzyıldır biyolojik yapımıza ters olmasına rağmen sosyolojik olarak tek eşliliğe doğru ve aşk ,gönül birlikteliği merkezli evliliklerin yapılmasına yol açmış.Bu öyküde evliliği sorgulayanın bir kadın değil erkek olması ilginç ve idealistçe geldi bana.Laptev hem güzel ve genç bir kadını elde edip evleniyor ama aşk gibi tutkulu ve verdiği tüm acılara rağmen büyük bir heyecan dalgası yaşatan bir duyguyu da beraberinde istiyor.Aşksız bir evliliği samimiyetsiz buluyor çünkü. Hep denir ki erkekler çok eşli kadınlar tek eşlidir işte kadınlar en fazla 10 çocuk sahibi olabilir(Tolstoy’un karısı Sofya 16 doğum mu yapmıştı ne) ama erkekler hayatları boyunca çok defa üreyebilirler .Bu düşünce zayıf bir iddia olduğu kanısı günümüzde daha da geçerli hale gelmiştir.Kadın ve erkek biyolojik olarak çok eşlidir ama sosyolojik olarak tek eşli olmaya iki tarafta meyillidir toplumsal baskılar kadın üzerinde daha fazla etkili olduğu için kadınlar monogan gibi algılanır gerçekte öyle değildir ben değil uzmanlar bu görüşte. Günümüzde ise insanlar artık bireysel yalnızlıklarını teknolojinin ürünü telefonla ve internetle taçlandırmışlar,herkesin en az bir yüz kişi rehber adı altında ya da takipçi,takip edilen her an ulaşılabilir durumda telefonları ve evliliklerini yürütmeye çalışan arayüzü çok insan modelleri ortaya çıkmıştır:) Gelişen dünya ile beraber ev ve çocuk bakımı,iyi kötü günde elele kadar sadakat ve başkalarıyla cinsel birliktelik olmaması konularında da evliliklere anlam kazandırılma uğraşı devam etmektedir. Bir incelemenin daha sonuna gelmişken elini cebine ya da çantasına attığında hemen cep telefonuna ulaşamayıp ve bu süre arttıkça stresli gerilimi de artan koca bir husbandwifeler kitlesi ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği ile beraber tarihin her döneminde bu ahlaki düşüklüğün eksiksiz yaşanmış olduğunun altını çizmek isterim. (Laptev 2022 de yaşayan biri olsaydı faceyoung ameliyatı ile Yulya ya belki kendini beğendirebilirdi.İşte zaman ve mekana tâbiyiz) Çehov u geç keşfetmiş biri olarak ama her şey sırasını bekliyor sanki:) büyük bir yazar kendisi. İyi okumalar:)
Üç Yıl
Üç YılAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20184,502 okunma
··
1.784 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.