Bir dönem romanı olarak beklentime cevap vermedi ne yazık ki. Kitabın yayınevi, ismi, arka kapağı ve tanıtım yazısının vadettiği tadı alamadım okurken. Oldukça zengin malzemeye sahip Sivas ve Malatya Ermenilerilerinin günlük yaşamları, gelenekleri Türk komşuları ile olan ilişkileri, İttihat ve Terakki'nin tehcir kararı ve kararın taşradaki yansımaları daha katmanlı işlenebilirdi. Tehcir, öncesi, sonrası, cepheden cepheye sürülen erkekler, Sarıkamış, Sibirya esareti, cumhuriyetin ilk yılları acele ile anlatılıp geçiştiriliyor bu da bir yarım kalmışlık hissi yaratıyor bölümler arasında ilerlerken. Karakterlere de tam yoğunlaşamıyorsunuz, benim gibi yörenin ağız ve geleneklerine aşina olmayanlar keyif alabilirler mi bilmiyorum.