Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

57. Alay
6. Bölük Komutanı Üsteğmen Ahmet Muzaffer'in günlüğünden: "Bizler 57. Alayın subay ve erleri, Hüseyin Avni komutanımızı toprağa verdikten sonra ettiğimiz yemini yerine getirdik. Cephedeki muharebeler iyice yavaşladı. Siperlerde sürüp giden günlük işlerden canımız sıkılıyor. Sık sık eski günleri hatırlamadan edemiyoruz. Alayımızın mevcudu hâlâ tam olarak giderilemedi. Herhâlde ilerde bir düzenleme yapılacak. Havalar soğumaya başladı Gelibolu yarımadasına mevsimin  ilk karı düştü. Düşmanın  çekileceği söylentisi var. İnanmak istiyoruz. ncak nasıl çekilecekler? Anafartalar Grup Komutanlığını yapan bağlı olduğumuz tümenimizinde komutanı Albay Mustafa Kemal bey 10 Aralık 1915 günü cepheden ayrılarak İstanbul'a dönmüş. Hasta olduğu söyleniyor. Allah şifa versin. Hayret, geçen sabah (20 Aralık 1915) siperlerden hiç ses seda gelmedi. Keşfe çıkan erler düşmanın siperlerde olmadığını bildirdi. Duyduklarıma inanamadım. Hemen dikkatle ileri atıldım. Düşman siperlerine girdim. Evet gitmişlerdi. Giderken basit düzenekler, tuzaklar kurmuşlar. Gece yollarını bulabilmek için kireçten çizgiler çizmişler. Pek çok ganimet bırakmışlar. Sevinerek haykırdım. Denize karşı deliler gibi bağırdım: "Defolup gittiniz işte. Komutanım! Hüseyin Avni Komutanım! Size Alay olarak kendi içimizde ettiğimiz yemini tuttuk!" Ancak bu sevinç buruk bir sevinç idi. Benden önce ve ben geldikten sonra şehit düşen ve gazi olan arkadaşlarımızı hatırladım. Sonra karın örtemediği bir yerden bir avuç toprak aldım. Onu kucaklar gibi avucumda sıktım, sıktım. Cepheden çekileceğimiz Keşan'ın köylerine dağılacağımız konuşuluyor. Ancak kimler hangi alay gidecek bu konuda bir açıklama yok. Bizler cepheden nasıl çekileceğiz bilemiyorum. Komutanlarımızı, erlerimizi o topraklarda bırakıp nasıl gideceğiz? Hiç aklım almıyor. Ben Gavur Ahmet, Mehmet Çavuş, Veli Onbaşı, Şaka Ömer, Sami ve Rami, Saldıralım İbrahim 57. Alay'ın en kıdemlileriyiz. Burada en eski olmak pek çok şeyi hatırlamak bilmek ve görmek demektir. Doğru, çok şey yaşadık ve gördük. Bilmiyorum, bu yaşadıklarımızı, gördüklerimizi gelecek nesillere anlatmak mümkün olacak mı? Bir başka cephenin yollarına düşmez isek herşeyi yazmak istiyorum. Kısmet... Galiçya'ya gideceğimiz söylentileri iyiden iyiye arttı. Peki, Galiçya neresidir? Nerdedir? Nasıl gidilir? Nasıl gideriz? Acaba Galiçya ne yana düşer? Galiçya... ah Galiçya..."
Sayfa 407 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.