Gönderi

Anaksimandros’tan Demokritos’a tüm doğa filozoflarının uğraşı, doğanın tümüne entelektüel bir temel kazandırmaktı. Zihin, çoklukta birlik ve değişmede yasa talebinde bulunmaktaydı. Bu taleplere yanıt olarak, doğa filozofları bütün bir maddî çokluğu ya da çeşitliliği ve zamansal değişmeyi, her şeyin temelinde bulunan ve değişmez bir yasaya göre değişmelere uğrayan ortak bir töz nosyonu getirerek açıklamayı denediler. Dünyaya ilişkin böylr bir bakış açısının, her ne kadar rasyonel yönden büyük ölçüde doyurucu olsa da, kimi büyük eksiklikleri vardı. O fizikî doğa üzerinde yoğunlaşırken, insanın içinde bulunduğu durumu ve ahlâk alanını ihmâl etti. Zihni vırgularken, duyguları gözden kaçırdı. Her şeyi kucaklayan mutlak, maddî-mekanik ilk ilkelere ulaşmayı amaçlayan tutkulu araştırmasında, bu ilkelerin anlaşılabilirlikletini, beşerî deneyime uygulanabilirliklerini ve gündelik yaşam için yararını dikkate almayı tümüyle unuttu. İşte böyle bir doğa anlayışının doyurucu olmayan karakteri Sofistliğin doğuşuna yol açtı.
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.