Yazar Victor Hugo, 1829 yılında ele aldığı bu kitapta idam fermanı yayınlanmış bir adam son bir gününü anlatıyor. Kitap önsöz, kısa bir tiyatro ve asıl olayların yaşandığı bölümden oluşuyor. Kitabı okurken yazarın da anlatmak istediği gibi “idam” cezasını sorguluyorsunuz. Suçsuz yere yatan bir mahkûmun idam edilmesine saatler kala çocuğu ile olan diyalogları sizi derinden etkileyecek. Birçok insanın günümüzde bile geri gelmesini istediği “ ‘idam kararı’ gerçekten gelse ne olur?” sorusunun yanıtı bu kitapta saklı. Yazar, bu kitabıyla bizlere idam cezasının hem trajik hem de insanlık dışı yanını gözler önüne seriyor.
Victor Hugo her zaman toplumsal gerçeklere değinmesiyle ve onları eleştirileriyle sorgulatarak okuru etkilediğini düşünüyorum. Onun tasvirleri, ön sözlerinde anlatmak istedikleri daha gerçekliğiyle ve daha derinden aktarabilmesi onun ulaşılmaz başarısının bir kanıtı bence.