Sizi hayata bağlayan her şeyin ortadan kalktığını düşünün : Aileniz , kariyer planınız , dini inancınız , gezi planlarınız, sevdiğiniz kişi , hayalleriniz (vb.) . Tüm bunlar ortadan kalktığında günleriniz nasıl geçerdi ? Ne için yaşardınız ? Kendinizi öldürmemek için nasıl bir neden bulurdunuz ya da böyle bir neden kalmış mıdır ki ? Nasıl hissederdiniz , hissedebilir miydiniz ?..
Uyuyan adam bize tüm oluşturduğumuz yaşam amaçlarını , geleceği bir kenara bırakarak adeta bir robot gibi yaşayan karakteri anlamaya , anlamlandırmaya davet eder.Hiç bir şeyin bir anlamı yoktur. Daha annenizin karnındayken sizin için olan tüm roller çoktan hazırlanmıştır, doğduktan sonra yapmanız gereken tek şey rolleri sırasıyla oynamaktır. Bir amaç uğruna emek vermeniz de hiç bir şey yapmamanız da aynı kapıya çıkar. Eninde sonunda her şey boşluğa , hiçliğe yuvarlanır.
Hayatın tek başına bir anlamı olup olmadığı , özgür iradenin varlığı veya yokluğu , insanlığın gidişatı, toplum gibi pek çok konuda düşünmemi sağladı. Zaten iyi olmayan ruh halimi daha da kötüleştirdi fakat kitabın sonunda zamanı ne kadar durdurmaya çalışsakta zamanın durmayacağını her şeyin olacağına vardığını anladığımda garip bir huzur hissettim. Sonuçta ben hayatımı nasıl yaşarsam yaşayayım yaşam kendi bildiğini okumaya devam edecek . O yüzden tekrar ve tekrar aynı sonuca vardım : Bunca acı çekmeye değmez.
Okuduğum en ilginç kitaplardan biri . Mükemmel diyebilirim.İyi okumalar ( Pek mümkün değil ama... )