Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Atatürk'e ters bir fikriyatın temsilcisi olmuşsun....
NÂZIM HİKMET'İN MUSTAFA KEMAL'LE TANIŞMASI Mustafa Kemal'le karşılaşmasını Nâzım Hikmet'in ağzından dinlediğimiz Moskova akşamında, Türk basınının değerli kalemlerinden Ömer Sami Coşar kulağıma eğilerek, "Şimdi sıkı dur, bomba gibi bir soru soracağım!. "dedikten sonra, Ekber Babayev'le ertesi günkü “programımızı" tartışan Nâzım Hikmet'e dönerek: "Yahu üstat” diye konuştu. "Türkiye'de çok konuşulan ve sanırım herkesin inandığı bir 'Eftalya olayı vardır..." Coşar'ın sözünü kesti Nâzım, gülerek: "Denizkızı Eftalya hikâyesi mi?" "Evet! Aslı astarı var mıdır o hikâyenin?" Birden ciddileşmişti Nâzım: "Bakın cancağızlarım! Elbette aslı yoktur. İşin doğrusunu da Türkiye'deyken yakın dostlarıma kaç kez anlatmışımdır. Ama dünyanın her yerinde halklar efsane uydurmaya bayılırlar. Bir kez 'tutunca da’ kimse kimseyi işin doğrusuna inandıramaz... Şimdi, Mustafa Kemal dünyanın en nâzik ve efendi adamlarından biriydi. İnsanları gece yataklarından kaldırıp, keyfi öyle istedi diye ayağına çağırtmak onun yapacağı bir şey değildi. Atatürk Dolmabahçe Sarayı'ndaymış da 'Gidin şu deli oğlanı bulun, gelip şiir okusun bana' demiş de, evime doluşan görevlileri 'Ben Denizkızı Eftalya değilim... diye geri çevirmişim! Neresini düzelteyim ben bu 'hikâye’nin. Atatürk'ün, ancak kendini bilmez sarhoşlara yakışan böyle bir davranışın içine girmesi bir yana, adamı kimse sarhoş görmemiştir.. Bana da hiçbir zaman böyle bir davet gelmemiştir ondan. Kendisine daima hayranlık duymuş ve saygı beslemişimdir. O olmasaydı Türkiye olmazdı! Bir davet gelmiş olsaydı ondan, geri çevirir miydim? Bir kere devletin başı adam. Hem de nasıl bir 'baş!.. 'Denizkızı Eftalya' sözüne gelince, devrinin ünlü bir sanatçısı olmalı kadın. Böyle birini küçültücü ve incitici bir söz de bana yakışmaz zaten, inandığım dava uğruna neler çektiğimi herkes bilir. Hapisliklerden yazdığım mektupta da bir gün elbet çıkacaktır ortaya. Kimin hakkında ileri geri konuşmuşum? Nasırıma basanları yerdiğim doğrudur. Ama yalnızca şiirlerimde. 'Arkalarından konuşmadım onların bile"Allah aşkına' unutun artık şu 'Denizkızı Eftalya’ hikayesini, bir gün bu anlattıklarımı yazın, olmaz mı? Üstelemişti Coşar: “Peki, durup dururken mi çıkarmışlar bu söylentiyi, kimler çıkardıysa... Paşa'dan hiç mi davet almadın?" “Evet, aldım... 1935 veya 1936 yılı olabilir. Tam hatırlamıyorum. Çok yorgun ve halsizdim. Romatizma mi, siyatik mi her neyse felaket ağrıyordu bacaklarım. Yalova'ya gittim. Kaplıcaların hemen arkasında bir köy vardır. Orada bir oda tuttum. Şifalı suların olduğu yerde banyolara giriyor sonra da ağır ağır yürüyerek köydeki odama dönüyordum. Bir gün, banyo sonrası, yakındaki çay bahçesinde bir gazoz içip dinlenirken Atatürk, yanındakilerle gelip bir masaya oturdu. Ben tam 'Eyvah... Görüp de yanına çağırırsa ne yaparım?' diye düşünürken, genç bir zabit gelip 'Paşa'nın beni masasına davet ettiğini' söylemez mi? Gidecek hâlim de yoktu banyo sonrası. 'Reisicumhur Hazretleri lütfen beni affetsinler. Şu anda yerimden kalkacak durumda değilim. Özür dilerim kendilerinden...dedim. Sanırım bir yaverdi gelen. Başıyla selam verdi ve Sözlerinizi ileteceğim... diyerek uzaklaştı. Hepsi bu kadar işte..". "Gerçekten, yanına kadar gidemeyecek durumda mıydın üstat?" “Doğrusunu isterseniz, biraz zorlansam gidebilirdim yanlarına. Üstelik, şiirlerimi okutup dinlediğini ve hakkımda olumlu sözler ettiğini duymuştum Atatürk'ün. Bunca yıl sonra, deli gibi merak ettiğim insanla tekrar karşılaşmak fırsatı kaçırılır mıydı? Ama, yıldırım hızıyla şu düşünce geçti kafamdan: 'Aklını başına topla Nâzım!.. Belli ve Atatürk'e ters bir fikriyatın temsilcisi olmuşsun. Onunla ne konuşacaksın şimdi? Havadan sudan sohbet mi edeceksin? Sizi birlikte görenler ne düşünecek hakkında?." "Sonradan, “keşke gitseydim' diye düşündüğün oldu mu? Kısacası, pişmanlık duydun mu hiç böyle hareket ettiğin için?" "Yaptığım hiçbir şeyden, giriştiğim hiçbir hareketten pişmanlık duyduğumu hatırlamıyorum. Ama, herkes zamanla olgunlaşır, geçmişini gözden geçirir, 'keşke' dediği anlar olur elbette." ORHAN KARAVELİ
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.