Sıddık Akbayır'ı yıllardan beri tanıyorum, yüz yüze gelebilmiş değiliz fakat sosyal medya sağ olsun işte, görmediğimiz insanlarla ve belki de hiç görüşemeyeceğimiz kişilerle bizi bir araya getiriyor. Doğrusu tarihçi akademisyenleri takip ettiğim kadar edebiyatçıları etmezdim ta ki Akbayır'ı tanıyana kadar. Sıddık Akbayır işini tutkuyla yapıyor, okumak için okumak yahut "bir tez çıksın da sonrası tufan" diye araştırmıyor, araştırdığı, okuduğu konuyu adeta sindiriyor, yaşamının içine entegre ediyor. Hayatı anlama biçimini eserlerine yansıtmıyor, akademisyene yakışır objektif bakış açısını elde ettiği donelerle karisine mükemmelen sunmayı da başarabiliyor. E daha ne olsun? Daha az evvel Necip Fazıl'ın "Çile"si hakkında gayet sığ bir inceleme okudum, benzerleri Nazım Hikmet incelemelerinde de bulunuyor. Sıddık Akbayır edebiyatımızın bu iki yüz akını, aynı topraktan yeşermiş iki farklı cins ağacı hayatları üzerinden bize sunuyor. Bu bile ayakta alkışlanacak bir özveri. Bir kişinin bütün eserlerini okuduğunuzda onun hayat görüşlerini öğrenirsiniz ama hayatı hakkında da aynı şey söylenebilir mi? Akbayır'ın eseri 32 bölümden oluşuyor. İncemeler o kadar güzel veriliyor ki akademik bir eser okumuyor gibisiniz, çizimler, detaylar öyle hoş, öyle güzel. Hatta Sıddık Bey sizin zihninizi açmak adına cevabı muayyen ve müphem soruları bile sormuş. Örnek vermek gerekirse; Nâzım Hikmet uğruna, TBMM'de linç edilmekten son anda kurtulan Çetin Altan'daki düşünsel değişim, nasıl açıklanabilir? Nokta dergisinin Kasım 1987'deki, -daha çok Nâzım Hikmet'i hedef alan-'Putları Kıralım' önerisine, neden en çok da solcu şairler Ece Ayhan ve Cahit Külebi destek verir? Nazım Hikmet'in kitaplarını niçin kapitalizmin mabedi sayılan bir bankanın yayınevi basar? Ben de bu sorulardan yola çıkarak kendi kendime sorular sorabildim eseri okurken: Spartakist Sadık Ahi Nazım'ı komünist olarak ön plana atarken niçin kendisi Kemalist bir statükocu olmuştur? Nazım'ı Vera Tulyakova'nın ihaneti mi hayattan kopardı? Bu konuda çok sonra gelen bir nakli hatıraya ne kadar itimat edilebilir? Necip Fazıl niçin CHP'den aday oldu? Mustafa Kemal hakkındaki 180 derecelik fikri dönüşümünü bilen İlhan Selçuk ve Tekin Erer niçin onu bütün olarak ele almak yerine farklı cephelerinden taarruza veya müdafaaya geçti? Onların hayatı şiirle-hapis arasında gerilmiş bir halatta geçti; bu halatta yürürlerken birbirlerini de düşürmek pahasına şövalyeler gibi birbirlerine hamle etmekten de geri kalmadılar. Şüphesiz ikisinin de sevmediğim yönleri bir hayli fazla., yine hiç şüphesiz ikisinin de dava adamlığı yönünü takdir ederim. Hoş Nazım'ın Stalin'e övgüler düzüp sonra "taştandı, kağıttandı" deyip gerçek yüzünü afişe etmesini beğensem de ileri-görüşlülükten bu denli uzak olabileceğini şair zekasına vermek gibi bir gaflete düşmeyeceğim. İnsan ateşe dokunmadan ateşin yakabileceğini tasavvur edemezse bilgisi yahut deneyimi yok demektir fakat bir tecrübe bazen insanın elinden her şeyini alabilir -özgürlüğünü bile-. Eseri bundan 10 yıl önce de okumuştum tekraren okurken unuttuğum kısımları hatırlamaktan son derece memnunum. Özdemir İnce'nin objektiflikten uzak fanatik bir bakış açısıyla yazdığı eser yerine bunu okursanız yahut onu okuduktan sonra bunu okursanız ilmi bir kafanın fanatik bir kafayı nasıl ezip geçtiğini daha iyi anlayabiliyorsunuz. Okuyunuz, düşmanlıklarınızı artırmak için değil, hakikaten sorularınıza cevap bulabilmek için....

Aynı Göğün Uzak Yıldızları: Nazım Hikmet - Necip FazılSıddık Akbayır · Asur Yayınları · 201164 okunma

·

113 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.