Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Maral Ana Efsanesi
...Çok eskiden olmuş bu olay. Çok çok eski zamanlarda, yeryüzünde ormanların otlardan ve bizim ülkemizde de suların karalardan çok olduğu çağlarda, derin ve serin suyu olan bir nehir kıyısında, bir Kırgız kabilesi yaşarmış. Bu nehrin adı Enesay imiş… Bugün bu nehrin adı Yenisey’dir… Kırgız kabilesinin etrafı da düşmanlarla doluymuş. Bir gün biri saldırırmış, bir gün öteki. Bazen de Kırgızlar onlara baskın yaparmış. Malları yağmalar, evleri yakar, insanları kovarlarmış. Önlerine kim çıkarsa öldürür, kimseye aman vermezlermiş. O zaman böyle bir zamanmış… Ve bir gün korkunç felaket gelip çatmış. O gün Enesay kıyısında, Kırgızlar, ölen yaşlı başbuğlarını gömüyorlarmış… Hiç beklenmedik olay işte o zaman oldu. Enesaylılar birbirleriyle ne kadar kanlı bıçaklı olurlarsa olsunlar, bir başbuğun cenaze töreninde komşularına saldırmazlardı.             Ama o gün, düşman komşulardan biri, hiç görünmeden Kırgız ordugâhını kuşatmıştı… Hiçbir Kırgız atına binecek, kılıç kuşanacak vakit bulamadı. Görülmemiş derecede korkunç bir soykırım başladı… Hiçbiri sağ kalıp bu olayı hatırlatmasın, kalleşliklerini duyurmasın ve öç almaya kalkışmasın, törelere aykırı bu olay unutulup gitsin, bütün izler savrulan kumlar arasında yok olup silinsin istiyorlardı. İşte böyle yaptılar…Fakat yeniden doğuş masallarının çoğunda olduğu gibi burada da bahsi edilen soykırımdan kurtulan iki çocuk vardır. Sabahın erken saatlerinde ormana giden biri kız biri erkek bu iki çocuk döndüklerinde her şeyin yok olduğunu, evlerinin yerle bir edildiğini, anne ve babalarının öldürüldüğünü görürler. Düşman askerlerinin ardından onların obalarına giderler ve düşman obanın hanı onların da öldürülmesi işini Topal Çopur Nine’ye verir. Topal Çopur Nine tam onları bir uçurumdan atacakken konuşan bir maral ana ona engel olur:             “-Bekle ey ulu bilge kadın! Bu günahsız yavruların canına kıyma!             Topal Çopur nine ardına dönüp baktı ve gözlerine inanamadı: şaşakalmıştı. Çünkü orada durup konuşan bir ana buğu (maral) idi. Hüzün dolu kocaman gözleriyle sitemli sitemli bakıyordu ona…             —Sen de kimsin? Niçin insanların diliyle konuşuyorsun? Dedi Topal Çopur Nine.             —Ben Ana Maral’ım. Maralların anası. İnsanların diliyle konuşmazsam ne dediğimi anlamaz, beni dinlemezsin.             —Peki, ne istiyorsun Ana Maral?             —Serbest bırak bu çocukları ey ulu bilge kadın. Onları bana ver.” Masalın bundan sonrasında Topal Çopur Nine çocukları Maral Anaya verir ve Maral Ana da onları alarak uzak bir ülkeye götürür; besler, büyütür: “Boynuzlu Maral Ana onları sütü ile beslemeseydi, geceleri vücudu ile ısıtmasaydı, o kadar uzun bir yolculuğa dayanamazlardı. Gittiler, gittiler ve gittikçe eski vatan Enesay’dan uzaklaştılar. Ama yeni vatan olacak olan Isık-Göl’e de daha çok yol vardı. Az gittiler, uz gittiler, bir yaz, kış, bahar ve sonbahar, sonra yine bir kış, yaz, bahar ve sonbahar… İnsan ayağı değmemiş ormanlardan, kızgın çöllerden, ayak batan kumlardan, yüksek dağlardan, çağıl çağıl ırmaklardan geçtiler… —İşte yeni yurdunuz burasıdır, dedi Boynuzlu Maral Ana. Artık burada yaşayacak, ekin ekecek, balık avlayacak, hayvan yetiştireceksiniz. Orada barış ve huzur içinde, binlerce yıl yaşayın…”
·
116 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.