Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
10/10 puan verdi
AĞRININ DERİNLİĞİ
Ağrı'nın Derinliği. Ne kadar incelikli bir kitap adı. Gerçekten bir ağrı Ermeni Soykırımı meselesi her iki halk için. Oldukça derin bir ağrı. Diğer taraftan Ağrı Dağı yani Ararat Ermeniler için çok önemli. Ararat'ı uzaktan izleyip, belki de Ağrı'nın eteklerinde yaşayanlardan daha derin duygulara sahipler. "İnanın hanımefendi Türkler Ararat ile ilgili hissettiklerimizi bilselerdi, o dağı kamyonlara yükleyip bize getirirlerdi. " diyor Ananyan. Nereden bilebiliriz ki empati kavramı bazen çaresiz ,yetersiz kalıyor. Ece Temelkuran tam da benim baktığım noktadan bakmış Ermeni Soykırımı meselesine ... O da benim gibi ne "siz" ne "biz" diyor. Her iki halkın da incinmişlikleri var, evet. Ama bu acı, bu ağrı neden hala anlamını bilmeden mırıldandığımız dualar gibi dilimizde? Kabul etmemiz gereken gerçekler olduğu kesin. Karşılıklı yapalım bu kabulleri. Ama incitmeyelim artık birbirimizi. Yaşam koçluğu eğitimi alan çok sevdiğim bi ablam ve eskiden birlikte çalıştığım bi meslektaşım , Atalarımızla Bağlarımızı Kesme diye bi teknikten bahsetmişti bi sohbetimiz esnasında. İlk dinlediğim de ne saçma dedim. İtiraf ediyorum. Ama düşündükçe mantıklı geldi anlattıkları. Dedi ki bana " Yaşadığımız, başımıza gelen herşey bizim evrilmemiz için gerekli. Önce bunu kabul ederek başlamalıyız sıkıntılarla başa çıkmaya. Ve sonra düşünmeliyiz. Bu sıkıntıyı neden yaşıyoruz. Kime ne yaptık ki bu dert bu sıkıntı başımızda. " İşte bu noktada diyor atalarımıza bakmalıyız. Bizden önce yaşayan , kanbağımızın olduğu insanların yaptıklarının ceremesini bile çekermiş çok sonraki kuşaklar. Yani yüzyıllar önce yapılan bi hatanın cezasını ödüyor olabilirmişiz. Bazen diyor , "yaşanan sıkıntılar çok dayanılmaz çok içinden çıkılmaz hale geldiğinde atalarımızla bağımızı zihnen koparmamız lazım. Bu zihinsel arınmayı becerdikten sonra görüyorsun ki artık daha rahat kafan. " Biz de yapamaz mıyız bunu , bu günü yaşayan ve geçmişi duyduklarımızdan bize öğretilenlerden bilen Türkler ve Ermeniler... Yüz yıl önce yaşananlar yüzünden sırtımıza yüklenen bu kamburla yaşamak niye ? Biz kabul etsek , onlar kabul etseler , unutsak geçmişi ihanet mi etmiş oluruz acaba... Hain mi ilan ediliriz? İnsan acaba zamanla bir acıyı neden çektiğini unutur mu? Birbiri ile dostça konuşmayı bir noktada bırakmış iki halkın yeniden konuşmaya başlaması zor mu bu kadar? Konuşabilecek bi sürü şey bulunabilecekken soykırımla başlayınca konuşmaya , konuşamaz hale gelmiyor muyuz ? Günün birinde kabul edip karşılıklı yaralarımızı , o acılı günleri de konuşabilecek miyiz karşılıklı. Ermenistan'daki pimapenin %80'i Türkiye'den gidiyorken , kağıdın selülozdan yapılan maddelerin neredeyse tamamı Türkiye'den gidiyorken Ermeni kadınları bavul ticareti ile Laleli'den götürülmüş kıyafetler giyiyorken , bizler hala Ermeni komşularımız ile altlı üstlü kardeş gibi yaşıyorken bu düşmanlık faslı kapatılsa nasıl olur acaba ? ....Umarım bir gün insanca yaşanabilecek barış kardeşlik dolu günlerde ... Okuduğum bir kitap geldi aklıma Ağrı'nın Derinliği'ni okurken , Pınar Selek Yolgeçen Hanı. Benim semtimde geçen beni çok etkileyen bi kitaptı. Şimdi de bolca Ermeni komşumuz var. Kitap semtimin eski yıllarında Ermeniler ile Türklerin kardeşçe yaşadığı yıllarla başlıyordu. Öyle çok etkilenmiştim ki okurken ,sanki camdan baksam Artin Usta'yı görecekmişim gibi geldi hep. O kitabı okurken de düşünmüştüm aynı şeyleri. Halkların ne günahı var? Niye bedelleri halklar ödüyor diye. Ağrı'nın Derinliği henüz daha çok başlarda ama baksanıza nasıl da etkiledi beni ve bitirmeyi beklemeden paylaşmak istedim sizinle. Mutlaka ama mutlaka okunmalı diyorum.
Ağrı'nın Derinliği
Ağrı'nın DerinliğiEce Temelkuran · Can Yayınları · 2016670 okunma
·
318 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.