Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hiç umulmadık bir şakraklık, bir sevinç: Yıllar ve yıllar var ki hasret kalmışım buna. Her şey bana yorucu, sıkıcı, bunaltıcı, hüzünlü geliyordu. Okumak, ilgi çekici bir sohbete katılmak, hatta güzel bir manzara bile beni bıktırıyordu. Gözlerimi başka tarafa çevirmek zorunda kalıyordum. Akla gelebilecek her iş, oyun yazmak, bir oyunu seyretmek; iş, sosyetik ya da arkadaş toplantılarına katılmak, bir yazarı ziyaret, eserlerimle ilgili tezi olan bir yabancı öğrencinin kabulü falan gibi her şey bir sıkıntı, tatsız bir görev olup çıkıyor, beni perişan ediyordu. Herkesin bildiği o edebiyat işleri tatsız tuzsuz ve ilgi çekici olmaktan uzaktı artık. Kendimin ya da başka birinin söylediği her cümle sonunda, okuduğum sayfanın satırları arasında, sinema perdelerinin başlık altlarında, duvarlarda ya da tavanda şu sözler beliriyordu: Neye yarar? Hatta bir arzu bile bu "Neye yarar? " sorusuyla kemirilip tükeniyor, tuz buz oluyordu. "Yaşamak gerekiyor" diyordum kendi kendime. Önceleri bu, nefsimi kabule zorladığım, herkese göre bir macera sayılan "hayat" benim için bir tür görevdi. Bütün dünya bana çamurmuşcasına sıkıcı geliyordu. Artık insan arasında bulunmadığım, kendime söylenenleri işitmediğim bile fark edilmiyordu. Artık bir kerecik olsun bana yöneltilen soruyu bile cevaplandırmıyordum. Çoğu zaman aynı şeyleri tekrar tekrar sormak durumunda kalıyordum. Yemek içmek de çekiciliğini, tadını kaybetmişti. Ve, yalnız, içince mutlu oluyordum. Ne yazık ki ertesi gün hemen hemen her şeyi unutuyor, bu tür mutluluğun bile artık ne olduğunu bilmiyordum. Vücudum taşınamayacak kadar ağır. Gün ışığını görmenin zevkiyle gözlerimi açıyor, birkaç dakika içinde ne oluyorsa oluyor, sanki kurşundan bir palto ile omuzlarım ezilmişçesine kalkıyordum. Ve her şeyin ardında şu düşünce: "Yaşadığım falan laf, hayat kendi bildiğince çekip gidiyor işte. Ve her meyvenin göbeğinde o ölüm düşüncesi ve görünmezdeki endişenin kaçınılmaz çetin cevizi. Kuşkusuz bu dert yok olmuş değil ya insan ondan kolayca yakasını kurtarabilir. Sanki gündüzken geceyi yaşıyorum sanırsınız; gündüz geceyle harman olmuş." Hüznün karanlık güneşi.
Sayfa 105 - kaknüsKitabı okudu
·
310 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.